Seçim kumarı 2019’u niye konuşalım ki 3: Sosyalistler seçimin neresinde? - Ali Ekber Doğan

Halkın “Derdimiz seçim değil, geçim!” dediği, iktidara tepkinin had safhada olduğu, adaletsizlik ve hilelerle tek işlevi otoriter bir diktanın inşası ve yerleşikleşmesi olan plebisiter bir gösteriye dönüşmüş seçimler söz konusu olduğunda, üç tane grup neden bir araya gelip de emareleri güçlü olan pasif boykot tavrını örgütleyecek bir çıkış yapmıyor? Hüzünlü bir soruya yanıt arayacağım bugün.

Faşist kurumsallaşmaya bir çelme olarak yerel seçimler - Mahir Sayın

“Kendimizin doğrudan kazanma olanağının olmadığı yerde ana meselemiz AKP’ye kaybettirmek ise, onun karşısındaki güçlerin kazanmasıyla bunun mümkün olabileceğini kabul etmemiz ve taktiklerimizi de buna göre ayarlamamız gerekir. Bunun açık ifadesi AKP’nin karşısında olan güçlerin kazanmasına uygun taktiklerle davranmaktır.” Mart’ın sonunda gerçekleşecek olan yerel seçimler faşist iktidar blokunun başarısı ile sonuçlandığı takdirde 2023’e kadar bir daha

Sınıfın değişen kompozisyonu ve ‘kendi için’ sınıf olmak - MEHMET TÜRKAY

Türkiye’de sınıfın değişen kompozisyonunun bileşenlerinin asgari müştereklerinin tespit edilebilmesi “kendinde sınıf” olmaktan çıkıp “kendi için” sınıf olmaya ilk ve kritik aşamadır. Atmışlı ve yetmişli yıllarda hiç sorgulanmayan “toplumculuk” kavramı yazı ve konuşma dilinde çok yaygın kullanılan bir kavramdı. Bu haliyle hala “sosyalist” cenahta yaygın bir biçimde kullanıldığı mecralar var. Elbette bu bir meseleyse eğer, nereden

Akçam, Somay ve liberallerin ‘status quo pro ante’si - Mahmut Üstün

Somay ve Akçam’ın yaklaşımı a) karşı devrim ve devrim olgusunu eşitleyerek devrim fikrini değersizleştirdiği için, b) Erdoğan ve Atatürk aynılaştırmasıyla gerçekleşmekte olan karşı devrime yönelik karşı duruş potansiyellerini paralize etme sonucuna hizmet ettiği için, c) uluslararası kapitalizmi ve sermaye sınıfını masumlaştırdıkları için ve d) Kemalizm’i eleştirmek adına aslında burjuva devrimi ve cumhuriyetini kutsal bir mevkiye

ÖTEKİNİN DE ÖTEKİSİ TÜRKİYE’DE TRANS KADIN OLMAK Herkesin buluştuğu nefret

Alfabetik sırayla: Aleviler, feministler, gayrımüslimler, kadınlar, Kürtler, sosyalistler… Sünni-Türk-Erkek hükümranlığının hedef tahtasındaki ötekiler. Kıvılcım Arat bu “başa bela” kimliklerin hemen hepsine birden sahip: Alevi, feminist, Kürt, sosyalist. Ve ötekinin de ötekisi bir trans kadın. Nefret cinayetlerinin, gündelik şiddetin bir numaralı hedefi trans kadınların bugünün Türkiye’sindeki varoluş mücadelelerini, “toplumun stres topu” olmanın ne demek olduğunu Kıvılcım

Sosyalistler ve Hayvan Özgürlüğü – Jon Hochschartner

Socialists and Animal Rights başlıklı kitabın yazarı Jon Hochschartner’in socialistworker.org’a gönderdiği 25 Temmuz 2013 tarihli hayvan haklarına sosyalistlerin bakışı üzerine eleştirileri yayınladığı mektubu, güncelliğini koruduğu için yayınlıyoruz. Dağmedya’nın Türkçe’sini yayınladığı mektupta Jon Hochschartner “George Orwell Hayvan Çiftliği’nin önsözünde, bu satirik romanının ana metaforunu şöyle açıklar: “İnsanların hayvanları sömürme biçimi ile zenginlerin işçileri sömürmesi arasında hemen hiç fark