Dün paylaştığım yazımda 11 Eylül 1973’te Şili’de yapılan askeri darbeye değinmiş ve bu darbe ve bu dönemde yapılan diğer darbeleri ABD emperyalizmi ile doğrudan ilişkilendiren bir bakış açısına (1) yer vermiştim. Bu bakış açısına göre; 1960 sömürgecilik sonrasında iktidara gelen Ulusal Kalkınmacı Yönetimler (batılı kapitalist ülkelerin çıkarlarına ters düşen strateji ve politikalar izlediklerinden) başta ABD
İdeal olan dışındaki herkes, bedbaht, bölücü, terörist, anarşist… Peki halk? Ah harika! Halk, işçiler, öğrenciler, dağlar kızı “Heidi” suretinde. Masum, iyi niyetli, altın kalpli, vatansever. Gel gör ki iyi niyetli halkın bir kısmı hainler tarafından kandırılarak kötü yola düşürüldü. İyi kalpli işçiler greve zorlandı. Altın kalpli öğrenciler kamplara ayrıldı. Sonuç? Bugün 12 Eylül. Darbenin 39’uncu
12 Eylül’ün üzerinden 39 yıl geçti. Hem rakamlar hem de dönemin tanıklarının anlatımları, aradan geçen onca yılda hiçbir iyileşmenin olmadığını ortaya koydu. Özellikle 15 Temmuz’dan bu yana milyonlar baskı altında Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak adlandırılan 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 39 yıl geçti. Darbe ile Anayasa askıya alınırken, aralarında siyasi parti ve
12 Eylül cuntacı generallerinin davası Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görüldü. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkındaki davanın düşürülmesine karar verildi. 12 Eylül cuntacı generallerinin davası Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görüldü. 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkındaki davanın düşürülmesine karar verildi. 19 Ocak 2019 tarihinde gerçekleşen duruşmada, ”Mal
Gazeteci Faruk Eren, “Kayıp Bir Devrimin Hikâyesi” isimli kitabıyla zorla kaybedilen ağabeyi Hayrettin Eren’i anlatıyor, ‘kaybedilmek istenene karşı direnmenin’ mücadelesini veriyor. Gazeteci Faruk Eren’in “Kayıp Bir Devrimin Hikâyesi: Bir Zamanlar Hasköy’de” kitabı raflardaki yerini aldı. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitapta Faruk Eren, Haliç’in kıyı semti Hasköy’ün 70’li yıllarını adımlıyor. Bu dönemde komşuluğun, ahbaplığın, gündelik yaşamın nasıl
Eylül’ün Kadın Yüzleri, yazıya dökülerek geleceğe fısıldanan hikayeleri, anlatıcılarının ağızlarından, bakışlarıyla, iç çekişleriyle, bir el hareketleriyle, bir baş çevirişleriyle, seslerindeki bir titremeyle, bir damla göz yaşıyla fakat en çok da pişmanlıktan iz taşımayan tavırlarıyla, kötü tecrübelerini mağduriyete dönüştürmeden taşıyan mağrur duruşlarıyla, elemden daha fazla cesaret gerektiren neşeli sözleriyle ete kemiğe büründürüyor. Pir Sultan Abdalım dünya
BBC Arşivlerinde Türkiye programında bu hafta, 1988 yılında hazırlanan ve Türkiye’de 12 Eylül darbesinden sonraki dönemdeki siyasi haklar ve özgürlüklerle ilgili sorunları ele alan “Eve Dönüş” belgeseli var. TV’de yayımlanmasından 30 yıl sonra ilk kez ve Türkçe alt yazılı olarak yayımladığımız belgesel, BBC’nin ‘Open Space’ (Açık Alan) adlı belgesel dizisi kapsamında hazırlandı. Belgeselde, Türkiye’de darbe
12 Eylül darbesinin 38. yılında, Diyarbakır Cezaevindeki işkenceyi anlatan “5 No’lu Cezaevi: 1980-84” belgeselini bir ay boyunca açık olacak kanaldan izleyebilirsiniz. Belgesel, cezaevinde yaşananları 30 yıl sonra tanıkların ağzından aktarıyor. Çayan Demirel’in “Tarihle yüzleşmek için çektim” dediği belgeselde, mahpuslar hem kendilerine yapılan işkenceleri hem de bunun üzerlerinde bıraktığı travmayı anlatıyor. Hapishanenin başında olan Yüzbaşı Esat
Sermaye sınıfının ekonomik sorumluluktan, siyasal bürokrasinin politik sorumluluktan kaçması üzerine kurulu ‘kriz koalisyonu’nun en büyük avantajı emeğin örgütsüzlüğü gibi görünüyor. Bu, aylar önce Arınç’ın veciz sözlerinde ifadesini bulan ‘yazı da gelse tura da gelse kazanma’ durumunu daha olanaklı hale getiriyor belki. Ama bir ‘zaferi’ garantilemeye yetmiyor. 24 Nisan 2018’de Bülent Arınç, Erdoğan’ı AKP Genel Merkezi’nde
Denizli 78’liler Girişimi, 12 Eylül Askeri Darbesinin 38. yılı nedeniyle, Büro Emekçileri Sendikasında (BES) basın açıklaması yaptı. “Mücadele Tarihimizin 40. Yılında 78’liler Kuşağının Çağrısı: Darbeciliğe Karşı Demokrasi İçin Mücadele” başlığıyla yapılan açıklamada: “Bugünkü rejimin kendi sistemini kurduğu gibi 12 Eylül darbecileri de ilk yaptıkları iş Anayasal Parlamenter Düzeni ortadan kaldırmak oldu. Kendilerinden oluşan beş kişilik Milli
