Tarım Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal geçtiğimiz günlerde, ‘Buğday ithalatından 1.4 milyar dolar kazandık’ diye açıklama yapması dikkat çekiciydi. Türkiye’de 1998 yılında 9,8 milyon hektar alanda buğday ekimi yapılırken 2019 yılında bu rakam yaklaşık yüzde 30 azalarak 6,9 milyon hektara düştü. TMO’nun işlevi tarımsal üretimleri desteklemek ve üretilen ürünleri depolarında saklayıp zamanı geldikçe
AKP, tarım politikalarında keskin kararlar almaya hazırlanıyor. İlahiyat fakültesi öğretim üyesi Alpaslan Alkış’ın ‘İslam hukuku açısından GDO’lar insanlığa yararlı ve caizdir’ sözleri, GDO şirketlerinin yararına bir fetva niteliği taşıyor Yusuf Gürsucu / İstanbul Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi olan Dr. Alpaslan Alkış, “Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı bir
Sayıştay, Şeker Fabrikaları raporunda ‘Nişasta Bazlı Şeker’de yaşanan ithalat artışına dikkat çekti. Sayıştay, kanser vb. birçok hastalığa yol açan NBŞ artışını hükümet politikalarına bağladı Türkiye Şeker Fabrikaları 2017 yılı Sayıştay Denetim Raporu açıklandı. Raporda, ölümcül kanser ve benzeri birçok hastalığa yol açan Nişasta Bazlı Şeker kullanımında ve yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların ithalatında yaşanan artışı ortaya koydu.
En temel gıda ihtiyaçları ithalata bağlanırken küçük çiftçi yok ediliyor. Kredi ve hibe kriterleri değiştirilerek şirketler besleniyor. Hükümetin açıkladığı 150 milyar tarım desteğinin şirketler için hazırlandığı görülebiliyor Buğday ekimleri gübreye yapılan aşırı zamlar nedeniyle azalırken hükümet tarım “sektörü” için kredi musluklarını açtığını ve 150 milyar liralık destek yapacaklarını duyurdu. Buğdayın ana gübresi olan DAP’a yüzde
Cargill’le başlayan şekerdeki değişim, kamuya ait şeker fabrikalarının satılmasıyla sürdürüldü. Cargill biyoetanol üretimi için işgal alanını büyütürken, şeker fabrikaları GDO’lu şeker kamışı ithalatına hazırlanıyor. AKP iktidara geldikten bu yana Cargill için her şeyi yaptığını onu şeker üretiminde tekel haline getirme hedefini gerçekleştirmişken alanını ise büyütmeye devam ediyor. Kamuya ait şeker fabrikalarının satılmasıyla birlikte bu fabrikalar
İnsanlar toksik kimyasallara tarihte hiçbir dönemde bu kadar çok maruz kalmıyordu. Toksik madde kirliliği bugün yeryüzündeki hayatı tehdit eden en önemli sorunlardan biri olarak görülüyor Açlıktan ölünmez sözünün kocaman bir yalan olduğunu artık dünyada yaşanan örneklerden biliyoruz. Açlıkla mücadele eden yoksul insanlar, kimyasallarla donatılmış gıdaları yemek zorunda bırakılıyor. Ülkede de yoksul halkı kötü beslenmek zorunda
Gıda güvenliği konusunda yazılar yazan Bülent Şık’ın kitabı ‘Mutfaktaki Kimyacı’ çıktı. Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan’a konuşan Şık, ‘Bu ülkeyi ‘bir karış toprağını vermem’ diyen sağ iktidarlar yıkacak’ dedi. “Ergene ve Dilovası’nda Yapılan Kanser Araştırması Sonuçları Neden Açıklanmıyor?” başlıklı yazılar yazan Bülent Şık, “Kanserin görüldüğü yerlerde önlem alınsın” dediği için terör savcılığı tarafından soruşturulduğunu belirtiyor. Bülent
Monsanto şirketinin yabani otları yok etmek için kullanılan ilaçlarındaki glifosat maddesi nedeniyle kan kanserine yakalandığı gerekçesiyle şirkete dava açan bir Amerikalı bir çiftçi, mahkemece haklı bulundu. Monsanto 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi ABD merkezli tarımsal biyoteknoloji şirketi Monsanto, 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. California eyaletinde Monsanto şirketinin yabani otları yok etmek
Tarım, hepimizi meyve sebzelerin kimliğinde göreve ve siyasete müdahaleye çağırıyor. Bizleri birlikteliğe, tarım alanlarını ve yaşamı korumaya çağırıyor. Halkın vekillerine de şimdi daha çok görev düşüyor. Tarım alanları sit kapsamına alınmalıdır. HDP son genel kongresinde -ekoloji komisyonunun önerisi ile- programında yer alan konulardan önemli bir alanda daha politik hattını belirledi. Tarım alanlarının; bağların, bahçelerin,
Çok uluslu şirketlerin su ve tarım kaynaklarına el koyduğunu belirten İzmir Yerel Tohum Topluluğu Eşsözcüsü Göknur Yeşil, gelecekte büyük savaşların çıkacağını belirterek, “Önce tohum satıyor, sonra tarım ilacı satıyor sonra insanlar bunlardan kanser oluyor, kanser ilaçları satıyor. Yani üç taraftan cebi doluyor. Ülkeler de bu şirketlerin işlerini kolaylaştıracak işler yapıyorlar” dedi. Dünyadaki ve Türkiye’deki su
