Plansız hayatlar, planlı filmler - Şenay Aydemir

Meseleyi sadece ‘romans’ içine sıkıştırıp bırakmak, çevresel koşulları mümkün olduğu kadar bu temanın etrafında ele almak hikayeyi tutarlı hale getirmenize engel teşkil etmez belki ama meselenin ‘aşk’ kadar öne çıkması gereken ‘mücadele’ kısmının üzerine örter. “Beni Adınla Çağır”ın (Call Me by Your Name) finaline doğru, Mr. Perlman büyük bir kalp sızısının içine düşmüş oğlu Elio

‘Ustalar’ süper kahramanlara karşı! - Şenay Aydemir

Dünyanın her yerinde olduğu gibi büyük yapımcılar, yüz milyonlarla ifade edilen bütçelere çektikleri filmlerin bir an önce gelir getirmesini istiyorlar. Ancak bu kadar paranın dönmesi, eşyanın tabiatı gereği paranın merkezileşmesinin ve giderek tek elde toplanmasının da yolunu açıyor. Çok değil 10 yıl öncesine kadar görece ‘adil’ bir dağılım gösteren Hollywood ekonomisi giderek tek boyutlu filmler

‘2 Arada’ bir derede… - Şenay Aydemir

Cem Yılmaz’ın önceki filmlerinde genellikle ‘fazlalıklar’ bulurduk. Bu kez özellikle bu hikaye açısından biraz ‘eksik’ olduğunu, başka bir finale ve biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söylemek gerek. Bu açıdan adının hakkını vererek “2 Arada” kalmış bir film, biraz da kaçmış bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. Cem Yılmaz’ın bir dönem Türkiye sinemasının vazgeçilmezlerinden “iki film birden” ritüeline

Almodovar hakkında her şey! - Şenay Aydemir

Almodovar, bir yandan insanın kendini tanıma ve yeniden inşa etme sürecinin hiçbir zaman sona ermeyeceğini hissettirirken, asıl olarak bizi harekete geçiren şeyin arzu olduğunu anlatıyor. Mallo’nun kaybettiği şeyler yıllar, annesi, sevgilileri ya da yaratıcılığı değil, bütün bunların sonunda yitip giden arzusu… Franco diktatörlüğü sonrası İspanya sinemasının en önemli ismi Pedro Almodovar, yetmiş yaşına merdiven dayamış

Tebliğ edilen anne: ‘Bağlılık Aslı’ - Şenay Aydemir

Kaplanoğlu, meseleyi ‘modern anne’ye odaklamakta o kadar ısrarcı ki aileyi görmek istemiyor. Çünkü baba, hikayenin içine hak ettiği bir biçimde girse belki o zaman ailenin ‘kutsal’ duvarlarında gedikler açmak, ister istemez buna dair bir şeyler söylemek zorunda kalınacak. Dolayısıyla babayı hikayenin merkezinden ne kadar uzak tutarsanız, anneyi o kadar çok hedefe koyarsınız. Malum, Türkiyeli yönetmenlerin

Bizim de kafamız karışık Woody! - Şenay Aydemir

“New York’ta Yağmurlu Bir Gün”, Woody Allen’ın önceleri defalarca yaptığı bu kente dair güzellemelerden birisi. Yönetmen ne vakit bu kente dönse, sanki ev sahibi olarak maça çıkan bir takımın özgüveniyle hareket ediyor. Kentin mimarisine, dinamiklerine, kültürüne hâkimiyeti kendisini açıkça belli ediyor. Sinema tarihinin önemli yönetmenlerinden Woody Allen yaklaşık on yıl boyunca Barselona, Roma, Londra, Paris

Çernobil: Utanç ve onur! - Şenay Aydemir

Çernobil faciası ve dizisi vesilesiyle bir kez daha söylemekte yarar var: Bu büyük felaketin yaşanmasına ve sonrasında büyümesine neden olan bürokratik devlet aygıtının utancı da, sonuçlarını ortadan kaldırmak için hayatları pahasına seferber olan yüz binlerin onuru da Sovyet ülkesinin amel defterindeki yerini almıştır! 1986 yılı Nisan ayında Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’daki Çernobil Nükleer

Canavarlık için! - Şenay Aydemir

Michael Dougherty’in yönetmen koltuğunda oturduğu “Godzilla: Canavarlar Kralı”, beş yıl önceki ilk filmin bıraktığı yerden başlıyor denilebilir. Bu kez, dünyanın dört bir yanına dağılmış mitolojik yaratıkların dünya devletlerinin kurduğu ortak bir organizasyon tarafından kontrol altında tutulduğunu öğreniyoruz. Toho Stüdyoları tarafından 1954 yılında çekilen ilk “Godzilla” filmi, Japonya’ya atılan atom bombasının etkileri ve doğa ile fazla

Festival günlüğü 2: ‘Kız Kardeşler’ ve ‘Görülmüştür’ - Şenay Aydemir

“Kız Kardeşler” yakın dönem sinemamızın parlak örneklerinden birisi olsa da kendi içinde hem biçim hem de içerik olarak ciddi sıkıntılar olan bir yapım. Öncelikle hikayede bir ‘dil’ ve ‘estetik’ birliğinin olup olmadığı su götürür. Şöyle ki, Türkiye sinemasının geleneksel taşra anlatıların estetik ezberlerini bozmaya çalışırken, bu anlatının kendisine dönüşüyor bir süre sonra. İstanbul Film Festivali’nde

Festival notları: Domenico’nın naifliği, Benni’nin öfkesi - Şenay Aydemir

Ermanno Olmi’nin çoğu zaman yaptığı gibi yine amatör oyuncularla çektiği “İş”in başrolündeki Sandro Panseri seyirciyi kendisine çekmeyi başarıyor. Nora Fingscheidt ise sinema tarihine unutulmaz bir çocuk karakter kazandırıyor “Oyunbozan” ile. İstanbul Film Festivali devam ederken, şimdiye kadar seyirciyle buluşan filmlerin bir kısmına dair birkaç satır karalayabiliriz. Filmlerin bir kısmı önümüzdeki günlerde vizyona gireceği için onlar