Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 9 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan 17 sayılı “Tek Hazine Kurumlar Hesabı Kapsamına Alınacak Kamu İdareleri ve Hesapların Belirlenmesi Hakkında Karar” ile birlikte yerel yönetim bütçelerini hazineye bağladı. Kararla yerel yönetimlerin tüm tasarrufları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından geçmek zorunda. Zaten yetersiz bulunan yerel yönetim idari yetkileri kararname ile daha da tırpanlanarak yetkiler merkeze devrediliyor. Böylece yerel yönetimler işlevsiz hale gelirken, muhalefetin kazandığı belediyelerin çalışamaz hale getirilmesi de sağlanabilecek. Bir yandan kararname ile yetkilerini artıran iktidar, diğer yandan da yerel seçim çalışmasına hız verdi. AKP, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği tüm büyükşehir belediyelerini almak için çalışmalarını yoğunlaştırarak, tüm yerel yönetimlerde “Ak kayyum” dönemine geçmek istiyor.
Yerel yönetim yetkilerini artırma vaadinin yıllardır dillendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı, şimdi bunun tam tersini yapıyor. Yıllardır yetkileri az denilerek bizzat iktidar tarafından da eleştiri konusu yapılan yerel yönetimlerin mevcut yetkileri bile geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çıkarılan kararname ile tırpanlandı. Edinilen bilgilere göre iktidar yerelin yetkilerini merkeze devreden adımlarla eşgüdümlü olarak tüm belediyeleri alarak “Ak kayyum” dönemine geçiş yapmak istiyor. Bu çerçevede yerel seçimlere hazırlanan AKP’de İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi kritik olan iller için alternatifler araştırılırken, eski bakan ve vekillerden görev verilecek isimler olacağı kulislere yansıdı.
AKP’li yetkililer, önümüzdeki mart ayında yapılması planlanan yerel seçimlerin erkene çekilmesi gerektiğini gündeme getiriyor. En son AKP’nin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Erol Kaya “Yerel seçimin erkene alınması zor ama Türkiye’nin koşullarına baktığımız zaman ekim ya da kasım olması lazım” demişti. Kaya’nın ‘zor’ diye bahsettiği durum, seçimin erkene alınması için CHP’nin desteğine ihtiyaç olması. Çünkü seçimin erkene alınması ancak anayasa değişikliğiyle mümkün.
Hürriyet’ten Nuray Babacan’ın haberine göre, AKP’de yerel seçim hazırlığı hız kazandı. Partinin yerel yöneticileri, aday belirlemelerinde ‘anket şirketleri’ yerine, genel merkezin yapacağı yoklamalara itibar edilmesini istedi. Yerel yönetimler için “bölgesinde sevilen yeni yüzler” aranıyor. Bayramdan önce, ön hazırlık niteliğinde olan ‘Seçim koordinasyon başkanları ve il seçim işleri başkanları’ toplantısında, yerel seçimlerle ilgili örgütlerin görüşlerine başvuruldu. Yapılan değerlendirmelerde şu görüşler ön plana çıktı: “Adayların açıklanması için son ana kadar beklenmesin. Teşkilatların istediği adaylara öncelik verilsin. Anket şirketleri bölgelerde aday belirleme çalışmalarında manipülasyon yapabiliyor. Değerlendirmelerde anket şirketlerinden çok, partinin genel merkez ve teşkilatının görüşleri esas alınsın. Gerekirse, genel merkezin belirlediği kişiler, ‘tebdil-i kıyafetle’ sahaya çıksın.” Önümüzdeki aydan itibaren aday yoklamaları başlatılacak. Partide, 100’ün üzerinde üç dönemlik belediye başkanı bulunuyor. Bunlar milletvekillerinde olduğu gibi, başarılı bulunursa genel başkan onayıyla yola devam edecek.
Yerel yönetim bütçelerinin hazineye bağlanmasını değerlendiren Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri Yılmaz Yıldırımcı, düzenlemeyle birlikte belediye yönetimleri ile belediye başkan seçimlerinin gereksiz hale geleceğini söyledi
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Sekreteri Yılmaz Yıldırımcı, 9 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan 17 sayılı “Tek Hazine Kurumlar Hesabı Kapsamına Alınacak Kamu İdareleri ve Hesapların Belirlenmesi Hakkında Karar” ile birlikte yerel yönetim bütçelerinin hazineye bağlanmasını değerlendirdi. Değişiklikle yerel yönetimlerin merkeze bağımlı hale getirildiğini kaydeden Yıldırımcı, “Dünyada ademi merkeziyetçi yönetim benimsenirken, Türkiye’de merkezileşme kurumsallaşıyor” dedi. Yıldırımcı, yerel yönetimlerin özerkliğinin tamamen ortadan kaldırıldığını belirtti. “Belediye başkanları, belediye meclis üyelerinin halkla ortak uygulamaya çalıştıkları projeler, yapılmak istenen tüm özerk çalışmalar, söz konusu kararla ortadan kaldırıldı” diyen Yıldırımcı, belediyelerin halkla birlikte karar verme durumunun da ortadan kaldırıldığına dikkat çekti. Yıldırımcı, “Şimdi belediyenin kendi arsası dahil, belediyenin tasarrufunda bulunan ve yapması gereken projelerin tamamı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda ilgili bir müdürlüğe bağlandı. Müdürlüğün onayı olmadan, belediyelerin kendi içinde bağımsız, özerk proje uygulama yetkileri elinden alındı” şeklinde konuştu.
Yerel yönetimlerin kendi içlerinde mali ve bütçe bağımsızlığı yetkisinin de söz konusu düzenleme ile ortadan kaldırıldığını ifade eden Yıldırımcı, şöyle devam etti: “Düzenlemeyle birlikte, Türkiye’deki yönetim sisteminin tamamının tekleştirilmesi maddesi de o kararnameye konuldu. Ve belediyeler kendi bütçelerini oluştursalar dahi, kendi harcama yetkileri olsa dahi, bu merkezi kontrol sisteminin talimatı ve onayı olmadan bir kuruş bile harcamayacak. Dolayısıyla ekonomik, siyasi ve teknik alt yapı başlıkları altında, belediyelerin özerkliği ortadan kaldırıldı. Belediyelerin kuruluş felsefesi gereği halk ile birlikte yönetme, meclislerini, projelerini ve bütçelerini oluşturma yetkileri tamamen ellerinden alınıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandı. Nasıl ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanlığı ve oluşturduğu hükümet kabinesi tarafından yönetiliyorsa, tüm yerel yönetimler, alt birimlerde bakanlıklara bağlı birimler tarafından yönetilecek.” Düzenlemeyle birlikte zamanla belediye yönetimleri ile belediye başkan seçimlerinin gereksiz hale geleceğini kaydeden Yıldırımcı, belediyelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanması ile birlikte, belediye yönetimi ve belediye başkanlarının bir kıymet-i harbiyesinin kalmayacağını söyledi.
Yıldırımcı, “Kayyumlar şuanda bölgede halkın iradesi olan belediyelere el koymuş durumda. Yüzde 90’larda oy alan belediye başkanları ve meclis üyeleri cezaevlerinde. Belediye meclisleri tam anlamıyla antidemokratik bir şekilde atanmış kişilerce yönetiliyor. Bunlarla birlikte belediye ve halkın ortak kararları doğrultusunda oluşturulan demokratik kurumlar kapatıldı. Sadece bölgedeki belediyeler mi? Hayır. Şuanda belediyelerin yüzde 60’ı atanmışlar ile yönetiliyor. İstanbul, Ankara, Balıkesir, işte bölgedeki tüm belediyelere kayım atanması yine öyledir. Dolayısıyla bunun kalıcı hale getirilmesi, cumhurbaşkanlığı sistemi çerçevesinde belediyelerin cumhubaşkanlığına bağlanması ve yönetilmesi söz konusudur” dedi. Bölgedeki belediyelerde yürürlüğe konulan kayyum sisteminin günümüz itibari ile tüm Türkiye’de genelleştiğine dikkat çeken Yıldırımcı, “Türkiye’de genel anlamıyla bakıldığında uygulanan tüm toplumsal politikalar; öncelikle bölge illerinde devreye sokuluyor. Bu yasa da öncelikle Bölgedeki kayımlar ile geliştirildi. Yapılan bu antidemokratik uygulamalara sessiz kalındığı için bugün Türkiye’deki tüm halkların iradesine kısıtlılık getirildi. Bölge illerinde uygulamaya konulan kayyum sistemine ses çıkartılmadığı için bugün kayyum sistemi Türkiye’nin her yerinde yaygınlaştı” dedi.
AKP’nin 18 Ağustos’ta yaptığı kongresinde sunduğu faaliyet raporunda yer yönetimlerdeki düzenlemelere ilişkin bölümde neler yapacakları belirtilmişti. Belediyelerin yetki ve görevlerinin yeniden düzenleneceği ifade edilmişti. AKP yapacağı değişikliğin en önemlisini de tıpkı “Başkanlık” modelinde olduğu gibi, belediyelerdeki üst düzey yeneticilerin belediye başkanı ile eş zamanlı çalışması belirtilmişti. “Tek” adama göre yapılacak olan düzenlemede üst düzey yöneticiler belediye başkanı ile birlikte gelip onunla birlikte gidecekler. Böylece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yörel yönetimleri de kendine bağlamış olacak.
OHAL kapsamında çıkarılan 674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 11 Eylül 2016 tarihinden sonra 102 belediyesinden 95’ine kayyum atanan Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) onlarca belediye eşbaşkanı tutuklandı. Partinin aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın da aralarında olduğu 32 belediye eşbaşkanı tutuklu, 21 belediye eşbaşkanı ise hükümlü olarak cezaevinde tutuluyor. Partinin 81 belediye meclis üyesi de tutuklu. DBP’li 54 belediye eşbaşkanı ise tutuksuz yargılanıyor. Partinin Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan ve Sabahat Tuncel de hala tutuklu olarak yargılanıyor.
Kaynak: Yeni Yaşam
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…