2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasağı ve çatışma nedeniyle sığındıkları bodrumlarda mahsur kalan yurttaşlar için yola koyulan SES ve TTB’li sağlıkçılar 28 Eylül’de Mardin’de yargılanacak. Davada yargılanacak olan sağlıkçılardan Dr. İncilay Erdoğan “Eğer hastaları, yaralıları tedavi etmeye çalışmak suçsa, biz bu suçu bu topraklarda, İstanköylü Hipokrates’ten, Bergamalı Galenos’tan bu yana binlerce yıllardır işliyoruz ve işlemeye de devam edeceğiz” dedi
Şırnak’ın Cizre ilçesindeki sokağa çıkma yasağı döneminde bodrumlarda mahsur kalan yurttaşlar için sağlık koridoru açılmasını talebiyle bölgeye giden KESK’e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Tabipler Birliği’nden (TTB) sağlıkçıların duruşması 28 Eylül’de Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Davada yargılanacak olan sağlıkçılardan, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu eski üyesi Dr. İncilay Erdoğan “Bu davanın asıl konusu evrensel insan hakları ve binlerce yıllık birikimden gelen mesleki etik ilkelerimizdir” dedi.
“Acil sağlık hizmetleri dahi verilemez hale gelmişti”
Konuya ilişkin Sendika.Org’a konuşan Dr. İncilay Erdoğan, o dönemde yaşananları şöyle değerlendirdi:
Şırnak Valiliği tarafından 4 Eylül 2015 günü saat 20.00’dan itibaren Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve bu ilk yasak 12 Eylül 2015 tarihine kadar sürmüştür. En uzun ve kesintisiz sokağa çıkma yasağı ise 14 Aralık 2015 – 3 Mart 2016 tarihleri arasında uygulanmış, aralıksız ve kesintisiz olarak 79 gün sürmüştür. Cizre’de yaşayanlar uzun ve aralıksız sokağa çıkma yasakları döneminde özellikle gıda, su ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda ciddi sorunlarla karşılaşmış, başta yaşam hakkı olmak üzere birçok hak ihlali yaşanmıştır. Bir yanda sokağa çıkma yasakları diğer yanda devam eden çatışmalar en temel koruyucu, tedavi edici ve acil sağlık hizmetlerini dahi verilemez hale getirmiştir. Dahası sağlık hizmeti veren merkezler ve sağlık çalışanları hedef haline gelmiş, sağlık hizmeti sunarken hayatını kaybeden sağlık çalışanları olmuştur. 79 günlük aralıksız ve kesintisiz sokağa çıkma yasağında insanlar bodrum katlarında “su” diye çığlıklarını televizyon kanallarında dinledik. Bodrumlarda aç, susuz, ağır yaralı insanlar olduğunu ve aralarında çocukların da olduğunu yazılı ve görsel medya yolu ile duyduk.
Ambulansın ve gönüllü ekibin geçişine izin verilmemişti
Yaşananların ardından süreci yerinde izlemek, sağlık koridoru oluşturmak amacıyla 30 Ocak 2016’da TTB ve SES üyelerinden oluşan bir ekibin ambulans ile Cizre’ye yola çıktığını hatırlatan Erdoğan, “Güvenlik güçleri tüm sivil araçların geçişlerine izin verirken, ambulans ve gönüllü ekibimiz aramaya tabi tutulmuş geçişimize izin verilmemiştir. En son ambulans trafik polisleri tarafından bağlanmış ve Cizre’ye gitmesi engellenmiştir” ifadelerini kullandı.
“Örgüt üyeliği” ile suçlanıyorlar
Yargılama sürecini de aktaran Erdoğan, dosyada ambulans ile Cizre’ye gitme çabalarından başka bir olayın olmadığını ancak “örgüt üyeliği” ile suçlandıklarını söyledi.
“Bu davanın asıl konusu evrensel insan hakları ve binlerce yıllık birikimden gelen mesleki etik ilkelerimizdir” diyen Erdoğan, TTB ve SES olarak ilk defa yaşatmak için yola çıkmadıklarını hatırlattı.
“Yaralıları tedavi etmeye çalışmak suçsa…”
Davanın hiç açılmamış olması gerektiğini ve beraat beklediklerini söyleyen Erdoğan, aslolanın yaşam hakkı olduğunun altını çizerek, “Eğer hastaları, yaralıları tedavi etmeye çalışmak suçsa, biz bu suçu bu topraklarda, İstanköylü Hipokrates’ten, Bergamalı Galenos’tan bu yana binlerce yıllardır işliyoruz ve işlemeye de devam edeceğiz” dedi.
Kaynak: Sendika.Org