Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Resmi Gazete’de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliğine (SUT) ilişkin yaptıkları yeni düzenlemelerle ilgili haberi üç gün önce kamuoyu ile paylaştı. Yayımlanan tebliğ ile kanser hastalarına her an yanlarında olma sözünü yerine getirdiklerini müjdeliyordu:
“Kanser tedavisi, cerrahisi ve ilacına ilişkin yani kanser hastalığına ilişkin her türlü ilave ücret ve fark ödemesini kaldırdık. Vatandaşlarımızdan, SGK ile sözleşmeli/protokollü sağlık hizmeti sunucuları sunmuş oldukları bu hizmetler (Kanser tedavisi, cerrahisi, ilacı) nedeniyle hiçbir şekilde ilave ücret almayacak, vatandaşlarımız ceplerinden hiçbir ücret ödemeyecek. Düzenleme öncesi kanser cerrahisi için yılda 240 milyon TL ödüyorken söz konusu düzenleme ile bu ödemeyi yılda yaklaşık 750 milyon TL ye çıkartarak kanser hastalarımızın tedavilerini tamamen ücretsiz hale getirdik. Hem kanser hem de diğer tüm hastalıkların tedavisine ve önlenmesine ilişkin yine maliyet unsuru gözetmeksizin iyileştirmelerimiz hızla ve artarak devam edecek” 1
3,550 sağlık işleminde yüzde 14 ile yüzde 225 fiyat artışı
Aynı haberin devamında SUT fiyatlarındaki artış bilgisi de yer alıyordu. 2008’den beri Sağlık Uygulama Tebliğinde çeşitli düzenlemeler yapılsa da bir yıla yakındır çok ayrıntılı ve teknik bir çalışma ile 7 bin 400 işlem kodu bulunan SUT’un 3 bin 550 işlem kodunda fiyat artışı yapıldığını aktarıyordu Sarıeroğlu:
“Yapılan değişikliklerle yüzde 14 ila yüzde 225 arasında fiyat artışı sağlandı. Bu düzenlemeyle başta üniversitelerimiz olmak üzere kamu sağlık hizmeti sunucuları ile özel sağlık hizmeti sunucularının sunmuş olduğu hizmetlerin mali karşılığını alması ve finansal durumlarının iyileştirmesini sağlamış olduk.’’ 1
Dün basına bu kez Sağlık Bakanı Demircan çıktı ve hekimlere müjdeyi verdi.
“Bilim kurulları, özellikli tedavi yöntemlerini ve bunların hangi hastanelerde gerçekleştirileceğini belirleyecek ve ilan edecek. Özellikli sağlık hizmeti veren hekimlerin döner sermaye tavan ücretlerini beş kat artıracağız. Bu düzenlemeyle, nitelikli sağlık hizmeti veren hekimlerin kamudan özel sektöre ve hatta yurt dışına gidişini önlemiş olacağız. Kamuda az yapılmakta olan yüksek teknolojili ve riskli operasyonların yapılmasını teşvik etmek istiyoruz.”
“Belirlenen hastanelerde, belirlenen akredite hekimler, özellikli sağlık hizmeti kapsamında operasyonlar yaptıklarında, 18 bin lira civarında olan döner sermaye tavan ücretini, beş kat artırılmış olarak alacaklar. Az sayıda, düşük volümlü, özellikli sağlık hizmetlerini veren akredite hekimlerimizi kamuda tutmak istiyoruz. Hatta üniversitelerden ve dışarıdan 1 yıllık sözleşmeler yapmak sureti ile nitelikli hekimlerin kamuda hizmet vermesinin önünü açıyoruz. Özellikli sağlık hizmetlerini de her hastanede değil, 4. kategori olarak nitelendirdiğimiz belirlenmiş eğitim araştırma ve şehir hastanelerinde vereceğiz. Bu hastanelerde yoğunlaşma ve özellikli sağlık hizmetlerinin volümünü artırmak istiyoruz.” 2
Peki arda arda gelen bu iki haber ne anlama geliyor. Uzun bir süredir Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık alanını metalaştıran, sağlık emekçilerinin arasındaki çalışma barışı bozan mevcut iktidar seçimden hemen sonra neden böylesi adımlar atma gereksinimi duyuyor.
İlk habere bakıldığında sağlık hizmeti sunumunda yapılan 7,400 tıbbi işlemin yaklaşık yarısının (3,550 tıbbi işlemin) fiyatında artış yapıldığı görülecektir. Bu artışlarda mevcut sorunları çözmek için yeterli değildir! Bu fiyat artışların arka planında özellikli zor vakaların yoğunluklu başvurduğu, zor ameliyatların yapıldığı, komplikasyon riski yüksek hastaların yatırıldığı ve sağlık sistemindeki mevcut performansa dayalı ödeme, malpraktis yasası vb. birçok aksaklıktan dolayı tıkanan Üniversite hastanelerinin biraz nefes almasının hedeflendiği görülecektir. Zira neredeyse tüm Üniversite hastaneleri borç batağında yüzüyor ve uzun bir süredir iflas uyarısı veriyor. Sadece döner sermaye geliri ile kendini finanse etmeleri beklenen Üniversite hastaneleri ciddi anlamda finansal zorluklar yaşıyor. Öyle ki artık hiç bir medikal firma üniversite hastanelerine malzeme vermek istemiyor. Hatta bu borç nedeniyle 24 mayıs 2017 tarihinde Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen makamında medikal firma sahibi bir kişi tarafından öldürüldüğünü hatırlayalım… Mevcut borç batağı nedeniyle bir çok Üniversite hastanesi, Devlet hastaneleri ile afiliasyona zorlanıyor. Üniversite hastaneleri ile ilgili yaşanan kriz ile ilgili TTB’nin bir çok çalışmasına (tespit ve öneriler içeren) ne yazık ki YÖK ve Sağlık Bakanlığı kulak tıkıyor.
Üniversite hastanelerini burada bitirelim. Kanser hastaları artık para ödemeyecek ve hekim ücretleri 5-10 kat arttı haberlerinin gerçeği ne kadar yansıttığına yer verelim.
Kanser tedavisi gerçekten ücretsiz mi oldu
Peki kanser tedavisi gerçekte ücretsiz mi? Zaman zaman basına yansıyan, kimi zaman iktidarın seçim malzemesi olarak kullandığı kanser tedavisi artık ücretsiz vb. haberler aslında gerçekliği ifade etmiyor. Bilindiği gibi Türkiye’de devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerinde kanser hastaları halihazırda ücretsiz kemoterapi alıyorlar. Ancak diğer hastalar gibi katkı ve katılım payından muaf değiller. Özel hastanelerde kanser cerrahisinden fahiş paralar alınabiliyor. Kemoterapilere bağlı yatış gerektiren bir komplikasyon geliştiğinde yatak ve tedavi ücreti alınıyor. Hasta yakınları ile konuşulsa, hastaları için hangi aşamalarda para ödedikleri sorulsa çabucak öğrenilebilir.
Döner sermaye artışı sağlık emekçilerini nasıl etkileyecek
Döner sermaye tavan ücreti artışı sağlık emekçileri çalışma barışına olumlu bir etkisi olmayacaktır. Mevcut performansa dayalı ücretlendirme kendi içerisinde büyük farklıklar, adaletsizlikler barındırıyor. Hekimler ile hekim dışı sağlık çalışanları arasında, hekimlerin kendi içlerinde branşlar arası ve aynı branş içerisinde yapılan işlem puanına göre ödemede ciddi adaletsizlikler yaşanıyor. Hiçbir şekilde ücret garantisi bulunmamaktadır. Farklı aylarda aynı performans puanına farklı ücretler ödeniyor. Üstelik döner sermayeden alınan ücretler emekliliğe yansımıyor.
İlk haberde paylaşılan kritik ve zor olan ameliyatların SUT fiyatlarının epeyce arttırılması (yüzde 150-225 arasında artış) müdahalesi ile AKP hükümetinin sağlıkta yeni yüzü Şehir Hastaneleri’ne hasta akışı sağlanmak isteniyor. Söylendiği gibi kamu ve üniversite hastanelerinde yüksek teknoloji gerektiren, riskli ve özellikli tedavi ve cerrahi operasyonları başarıyla gerçekleştiren hekimlerin özel hastanelere geçmeleri engellenmek isteniyor. 5-10 kat artacağı söylenen döner sermaye artışı, oldukça sınırlı sayıda hekimi ilgilendirdiği rahatlıkla görülecektir. Her zaman olduğu gibi zaten tavan olarak belirtilen bu artışı tüm hekimlerin, tüm sağlık emekçilerin aldığı aldatmacası sahneye konuluyor. Aslolan bu yükseltilen ücretlerle riskli ameliyat veya tıbbi girişim yapan az sayıda hekimin Şehir hastanelerinde tutulmasıdır. Böylelikle Şehir hastanelerin hem prestijinin yükseltilmesi hem de hasta akışı sağlanmak isteniyor. Tüm bunların Şehir hastanelerinin kira ödemeleri ve %70 doluluk garantisi ile de ilgisi olduğunun altını çizelim. Bu tür düzenlemeler ne sağlık emekçileri ne de halkın sağlığı için yapılıyor. Bu düzenlemeler Şehir hastanesinin gelirleri için yapılmış bir düzenleme olarak kabul edilmelidir.
Sağlık çalışanları ve vatandaşlar için çözümün yolu maliyet unsurlarından, metadan azade herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti üreten bir sağlık sisteminden geçtiğini ısrarla vurgulamaya devam edeceğiz.
1) http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/kanser-hastalarinin-tedavileri-artik-tamamen-ucretsiz-40887518.
2) https://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-ozel-islemlerde-doner-sermaye-5-kat-artirilacak-universite-ve-ozelden-doktorlar-kamuda-calisabilecek-2-12-77666.html
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…