Duygu Civiniz

 

ADANA – Sığınmaevleri şiddet mağduru kadının yeniden hayat kurmasında çok önemli bir rol oynarken mevcut sığınmaevlerinde kadınların 6 ay sonra gönderildiğini, yeterli destek verilmediğini, kadınların devlet eliyle çaresiz bırakıldığını aktaran HDP’li Tülay Hatimoğulları, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına sığınmaevlerine dair verdikleri soru önergesine de alamadıklarını kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Adana’da sığınma evlerinin yetersizliği, belediyelere ait sığınmaevi ve kadın danışma merkezinin olmayışına dair Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un cevaplaması için Meclis’e soru önergesi verdi. Tülay, kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken ve kadınlar katledilirken Bakanlığın önergeye cevap vermediğini dile getirdi.
‘Kadınların kayıt tutması önemli’
İHD raporlarına göre Adana’da son bir yılda 19 kadının katledildiği, 7 kadının intihara sürüklendiği, 755 kadının eşi tarafından uğradığı saldırıda yaralandığı, bin 422 kadının eşi tarafından hakaret ve yaralanmaya maruz kaldığı ve 25 kadının eşi tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını aktaran Tülay, “Bu rapor sadece başvuru yapmış ve kayıt altına alınmış olan şiddet olaylarını kapsamakta. Sayılarla konuşmak tüm yaşananlara nicelik üzerinden bakmak gibi olsa da kayıt tutmak çok önemli. Resmi kayıtlar çok yetersiz. Bizlerin kayıt tutması bu nedenle çok önemli” dedi.
‘Kadın aileye hapsedilmek isteniyor’
AKP iktidarının kadına bakış açısının, anne ve eş kimliğiyle sınırlı olduğunu vurgulayan Tülay, “Bu bakışa göre ‘aile reisine’ tabi olan kadın, eşini ertesi günkü işine, çocuklarını okullarına hazırlayan ve eşin ertesi günkü üretimdeki rolünün eksiksiz devamlılığını sağlayan bir figür ve rolüyle sınırlı” diye konuştu. Kadın mücadelesi ile kazanılan Kadın Bakanlığı’nın, Aile Bakanlığı olarak değiştirildiğini hatırlatan Tülay, “AKP iktidarı, kendi çizmiş olduğu ‘makbul-mutaassıp’  kadın figürünün dışında olan, emeği, bedeni ve kimliği üzerinde tahakküme karşı çıkan kadınlara tahammül edemez durumda” dedi.
‘Erkek zihniyetinin olduğu mekânlar güvenli değil’
Kadın sığınmaevlerinin kadın bakış açısıyla yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Tülay, “Erkek zihniyetinin hâkim olduğu belediye ya da Bakanlığa bağlı sığınmaevlerinin yeterince güvenli ve sağlıklı hizmet veren mekânlar olması mümkün değil” ifadelerini kullandı. Sığınmaevlerinde kadın bilincine sahip kadınlar eşliğinde çalışmaların yürütülmesi gerektiğini söyleyen Tülay, şöyle dedi: “Kadın bakış açısı derken kastımız şudur; sığınma evlerinin mağdur olan kadının bir kez daha ve tekrar tekrar mağdur edilmesine asla izin vermeyen, dayanışma duygusuyla çalışan merkezler olması. Şiddet mağduru kadınların bu sığınmaevlerinde kalış sürelerinin belirlenmemesi, yeni bir hayat kurmaya hazır hissettikleri zaman buradan kendi istekleriyle ayrılması ve bunun için kadınlarla dayanışarak, yeni hayatlarına hazırlanmasını maddi ve manevi olarak sağlanması. Rehabilitasyonun, psikolojik desteğin uzman ve kadın bilincine sahip kadınlar eşliğinde sağlanmasıdır.”
Sığınmaevlerinin şiddete uğrayan kadınların yalnız olmadıklarını, şiddete, erkeğe karşı koyabileceğini hissettiren, kendi hayatlarını kurabilecekleri dayanışma merkezleri olduğunu belirten Tülay, bu yüzden de çok önemli olduklarının altını çizdi. Türkiye’de 1980 sonrası yükselen feminist bakış açısıyla kadın mücadelesi sonucu ilk sığınmaevlerinin kurulduğunu kaydeden Tülay, “Bizim için vazgeçilmez kazanımlarımızdandır sığınmaevleri.  Sığınmaevlerinin, nüfusu 100 binin üzerinde olan belediyelerde kurulmasının yasal olarak zorunlu olması da (bu zorunluluğu birçok belediyenin yerine getirmediğini bilerek söylüyorum)  bahsettiğimiz kadın mücadelesinin sonucudur” diye belirtti.
‘Devlet bütçe ayırmıyor’
TBMM’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yanıtlanmak üzere verdikleri önergeye yanıt alamadıklarını anımsatan Tülay, “Soru önergemizde belirttiğimiz gibi her ne kadar belediyelerin sığınmaevi açmaları konusunda yasal zorunluluklar olsa da bu iktidar tarafından uygulanmadığı gibi denetlenmiyor da. Sığınmaevleri sayıca çok yetersiz ve hizmet kapasitesi de çok çok sınırlı. Yeterli sayıda sığınmaevi açmak içinse devlet bütçe ayırmıyor” dedi.
‘Şiddete dair araştırma çalışmaları yok’
Adana’da Bakanlığa bağlı sadece 3 sığınmaevi olduğunu ve kapasitesinin de yalnız 70 kadınla sınırlı olduğunun altını çizen Tülay, “Hal böyleyken şiddete uğrayan ve bunu sonlandırmak isteyen birçok kadın çaresiz kalıyor. AKP’nin özetlediğimiz bakış açısı itibariyle kadın cinayetlerini gündemine almadığı çok açık. Kadına yönelik şiddete dair bir araştırma çalışmaları dahi yok. Kadın hareketleri ise bu meseleyi gündeminden hiç düşürmüyor. Türkiye genelinde çok az sayıda bağımsız sığınmaevini yöneterek kadınlara çare olmaya çalışıyor” diye konuştu.
‘Kadın dayanışması yaşatır’
Mevcut sığınmaevlerinin yetersiz olduğunu ve kadınların 3-6 ay gibi kısıtlı bir zamanda kalabildiklerini dile getiren Tülay, şöyle devam etti: “Bu süre sonucunda sığınmaevlerini terk etmeye zorlanıyor. Yeni hayatlar kuramayan, ciddi travmalar yaşamakta olan kadınlar, devlet tarafından aslında yeniden tek başına bırakılıyor. Bizim açımızdan vazgeçilmez taleplerimizden ve kazanımlarımızdan biri olan sığınmaevleri için ve kadın bedeni, emeği ve kimliği üzerindeki tüm cinsiyetçi politikalara karşı mücadeleye ısrarla devam edeceğimizi tekrar vurgulamak isterim. Kadın dayanışması yaşatır.”
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…