“Türkiye’deki eğitim harcamalarının yüzde 51,2’sini en zengin yüzde 10’lik kesim gerçekleştiriyor”

Hükümetin, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle bazı kamu kurumları ile Milli Eğitim Bakanlığı gelirlerinde kısıtlamaya gideceğine ilişkin açıklamaları eğitimi yeniden tartışmaya açtı. CHP Grubu Eğitim Danışmanı Ali Taştan tarafından hazırlanan kapsamlı ‘2018 yılı eğitim bütçesi’ çalışmasında, 2002 yılından bu yana bütçeden eğitim yatırımlarına ayrılan payın sürekli azalma eğilimi gösterdiği belirtildi.

Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklandığı anlatılan çalışmada, AKP’’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın yüzde 17,18 iken, 2018 yılı itibariyle bu oranın yüzde 8,36’ya geriletildiği kaydedildi. 2002 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi Yatırım Ödeneğinden MEB yatırımlarına yüzde 22,34 pay ayrılırken, 2018 yılında öngörülen bu oran yüzde 11,25’e geriledi. MEB yatırım ödeneğinin düzenli olarak azaldığı kaydedilen CHP çalışmasında, “Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçe ödeneğinde rakamsal bir artışa vurgu yapılsa da, gerçekte MEB yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılından bu yana %49,68 oranında azalmıştır” denildi.

“2018 eğitim bütçesinden geriye kalan paranın yüzde 18’i daha kesilmiş olacak”

Eğitim bütçesinde yapılacak kesinti tepkilere neden oldu. CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi, eski Eskişehir Milletvekili Prof. Gaye Usluer, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan MEB’e gönderilen tasarruf tedbirleri içerisinde 73,2 milyar TL olan personel giderleri hariç olmak üzere, kasada kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL kesinti yapılacağı iddia edildiğine dikkat çekti ve “Doğruysa 2018 eğitim bütçesinden geriye kalan paranın yüzde 18’i daha kesilmiş, eksiltilmiş olacak. Yani görüyoruz ki eğitime ayrılan pay sürekli bir erime halinde” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı tasarruf paketlerinde MEB bütçesindeki kesintiye tepki gösteren CHP PM Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer’in yazılı açıklaması şöyle:

“Hatırlayacak olursak 2018 yılı için 1 milyonun üzerinde eğitim emekçisi ve 18milyona yakın öğrenciye hizmet veren MEB’e 92 milyar 529 milyon TL bütçe ayrılmıştı. AKP hükümetleri her yıl bütçeden en çok payı eğitime ayırıyoruz demesine karşın, bu bütçeyle eğitime erişimi ve niteliği nasıl arttıracaksınız diye de sormuştuk o günlerde. Yine hatırlayalım, MEB bütçesinin %69’u personel ödemeleri ve %11’i sosyal güvenlik devlet primi olmak üzere tam %80’i personel giderlerinden oluşmaktaydı. Geri kalan %20’nin %9.5’i mal ve hizmet alım giderlerine, %3’ü cari transferlere, %7.5’i ise diğer giderlere ayrılmıştı.”

Bir başka önemli ayrıntı 2017 bütçesinde MEB Bütçesinin milli gelire oranı yüzde 3,54 iken, 2018 bütçesindeki oran 2,69’a düşmüştü. Bütçe içindeki oranının 2002 yılında yani AKP iktidara geldiğinde yüzde 17,18 iken, 2018 bütçesinde yüzde 8,36’ya düşürüldü. Aradaki farkın kabaca eğitimde özelleşmenin, piyasalaşmanın ekonomideki ifadesi olduğunu söylersek yanlış olmaz demiştik. Bugün yine aynı söylemde ısrarcıyız. 24 Haziran seçimleri öncesi geliyorum diyen ekonomik kriz, AKP’nin seçimlerden sonra her şey güllük gülistanlık olacak söylemlerine inat çığ gibi geldi. Çok değil seçimin üzerinden iki ay geçmeden. Ve tabii tasarruf tedbirleri önce az kazanandan, yani vatandaştan başladı. Eğer doğruysa mevcut ekonomik krizin eğitimi öncelikli olarak hedef alması, AKP’nin eğitime bakış açısını özetlemek için yeterli. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan MEB’e gönderilen tasarruf tedbirleri içerisinde 73,2 milyar TL olan personel giderleri hariç olmak üzere, kasada kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL kesinti yapılacağı iddia ediliyor. Doğruysa 2018 eğitim bütçesinden geriye kalan paranın yüzde 18’i daha kesilmiş, eksiltilmiş olacak. Yani görüyoruz ki eğitime ayrılan pay sürekli bir erime halinde”.miştir. Bu kamu kurumlarına ek olarak Milli Eğitim Bakanlığı da tasarruf tedbirleri kapsamına alınmıştır.

Kaynak: T24

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…