“Akıl almaz büyüklükte şehir hastaneleri var; İstanbul Sancaktepe 4.200, Ankara-Bilkent 3.704, Ankara-Etlik 3.577 yataklı. Dahası projede belirlenen sayının yapım aşamasında yükseltildiğine de tanık oluyoruz. Ne de olsa her yatak yatırım maliyetini yükseltiyor, şirkete kazanç sağlıyor.”
Şehir hastaneleri, seçim gündeminde ilk sıralara oturacak gibi… “Memlekette iyi olan her şeye karşılar, bunlar her şeyi yıkarlar” vb. sözleri sık sık duyar olduk. Neden şehir hastanelerine karşı çıkılıyor?
Şehir hastaneleri “bütçe kısıtları/sınırlılıklarını aşma ve ilave kaynak ihtiyacı sağlama” diye gerekçelendirilerek Kamu-Özel Ortaklığı (KÖO) modeli ile yaşama geçiriliyor.1 Yine özel sektörün sahip olduğu işletme deneyimlerinin (teknoloji, bilgi ve beceri, finansman riskini iyi yönetebilme ve zamanı iyi örgütleme, üretim organizasyonu becerisinin) kamu altyapı ve hizmet sunumuna aktarılması olarak KÖO modeli savunuluyor.2,3KÖO modeli ile sözleşmeleri tamamlanıp yapılan (ve yapılacak olan) 21 şehir hastanesi bulunuyor (Tablo-1). Proje aşamasında olanları da (Tablo-2) eklersek toplam 31 şehir hastanesi projesi bulunuyor.4 Proje, bu hastanelerin çoğunluğunun bin yatağın üzerinde olması nedeniyle “mega proje” olarak adlandırılıyor.
Karşı çıkışların en çok dile getirileni, toplumsal kaynakların çarçur edildiği… Bu binaların çok daha ucuza mal edilebileceği söyleniyor. Bu sav gerekçelendirilirken şunlar kanıt olarak öne sürülüyor;
Şirketler için iyi bir yatırım kendini 8-10 yılda amorti ederken, şehir hastanelerinin çok daha kısa sürede (3-4 yılda) amorti edecekleri dile getiriliyor.
Şirketlerin inşaat sırasında bu kadar kâr etmesinin altında yatan neden, kapalı alanlarının çok büyük olması. Gelişmiş ülkelerde, yeni yapılan hastanelerde yatak başına kapalı alan 150-200 m2 iken şehir hastanelerinde 287 m2’dir.5 Kapalı alanın büyüklüğü, inşaatı yapanlar için kazanç kapısı olurken bakım, enerji vb. açıdan kamu için çok büyük maliyetlere yol açıyor.
Hastanelerin yatak sayısı da eleştiriliyor. Çoğunlukla bin yatağın üzerinde, ortalama 1.417 yatak… Akıl almaz büyüklükte şehir hastaneleri var; İstanbul Sancaktepe 4.200, Ankara-Bilkent 3.704, Ankara-Etlik 3.577, İstanbul-İkitelli 2.662, İzmir Bayraklı 2.060, Gaziantep 1.875, Şanlıurfa 1.700, Kayseri 1.607, Adana 1.550, Bursa 1.355, Mersin 1.300, İzmir Yenişehir (Tepecik) 1.200, Kocaeli 1.180, Eskişehir 1.081, Elazığ 1.038, Denizli ve Antalya 1.000 yataklı olacak. (Dahası projede belirlenen sayının yapım aşamasında yükseltildiğine de tanık oluyoruz. Kayseri Şehir Hastanesi 1.583 diye başlamış 1.607 olmuştu. Ne de olsa her yatak yatırım maliyetini yükseltiyor, şirkete kazanç sağlıyor.) Hastanecilik hizmetlerinde bu kadar büyük hastane yapılması istenmiyor. Optimum hizmet için yatak sayısının 100-600 arası olması gerektiği söyleniyor.5
Şehir hastanelerinin çok pahalı yatırım olduğunu başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yaptıkları atölye, panel, konferans; çıkarttıkları yayınlar ve basın açıklamaları ile gündeme getiriyor. Keza köşe yazıları ile Bianet’ten Özgür Erbaş, Cumhuriyet’ten Çiğdem Toker, ArtıGerçek’ten Pelin Cengiz, Gazete Duvar’dan Bahadır Özgür şehir hastanelerini de içeren KÖO modeli ile yapılan projeleri gündemde tutuyorlar.
Bu yazıda daha çok yatırım maliyetinin yüksekliği kısmını ele aldık. Toplumsal kaynakların çarçur edilmesi bununla sınırlı değil; şirket nerelerden kârına kâr katıyor devam eden yazılarda ortaya koyacağız.
Devam edecek…
Kaynaklar:
Kaynak: Siyasihaber
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…