Levent Topaloğlu
Cumhurbaşkanı kim olacak? Başkanlık sistemi hayata geçecek mi ? Hangi parti ne kadar milletvekili çıkartacak? İktidar mecliste çoğunluğu sağlayabilecek mi? Son 2 aydır genel gündemimiz bunlar iken bir gecede değiştirilen sınav sistemini pek de konuşmaya vaktimiz olmadı. Televizyonlarda, gazetelerde her gün manşetler, adayların söyledikleri sözler, gezdikleri şehirler ve yaptıkları mitinglerle doluydu. Bir seçimi daha geride bıraktık. Kazananlar, kaybedenler ve gelecekte yaşanacaklar şimdilik biraz meçhul, o halde şimdi yaklaşık 2 milyon öğrenciyi ilgilendiren bu sınav sistemini tekrar konuşabiliriz. Yeni sınav sisteminin ilk öğrencileri bu hafta sonu malum sınava girmeye hazırlanıyor.
Üniversiteye giriş sınavlarında bu yıl getirilen yenilikler neler?
YGS ve LYS’ye girerek üniversite sınavını kazanmış bir öğrenci olarak sözde yeni sınav sisteminde nelerin değiştiğini anlatayım biraz size.
Eski sınav sisteminin ilk oturumu Mart ayında uygulanırken yeni sınav sisteminde ilk oturum olan Temel Yeterlik Testi (TYT) 30 Haziran sabahı yapılacak. Eski sistemde ikinci oturum sınavları Haziran ayında iki hafta sonu uygulanırken, yeni sistemde ikinci oturum olan Alan Yeterlik Testleri (AYT), TYT sınavından sonra yapılacak. Önceki sistemde ilk oturum neticesinde baraj puanını aşabilen öğrenciler ikinci oturuma girmeye hak kazanırken, yeni sistemde öğrenciler ilk oturum sonucunu bilmeden ikinci oturum sınavına girecekler. İlk sınavını istediği verimlilikte geçiremeyen bir öğrencinin toparlanmak için yeterli vakti olmaması ya da üst üste iki önemli sınava girecek olması öğrencinin motivasyonu ve başarısı üzerinde etkili olabilir. Eski sistemde her alan için farklı kitapçık kullanılırken, yeni sistem AYT’de tek kitapçık kullanacak. Bu durum neticesinde tüm alanlardan tercihte bulunmak isteyen öğrenciler, alana göre farklı günlerde ve farklı sürelerde sınava girerken, yeni sistemle tek günde, tek bir kitapçıkta ona verilen süre zarfında tüm soruları cevaplamak durumunda olacaklar. Bu durumda öğrencinin istediği bölüm doğrultusundaki testlere ağırlık vermesi, puan üstünlüğü esasına göre önemli sayılacak. TYT’de 150 puan alan adaylar TYT ile alan yükseköğretim programlarını; SAY, SÖZ, EA, DİL’de 180 üzerinde puan alanlar AYT ile alan lisans programlarını tercih edebilecekler. Ayrıca TYT’de alınan 200 ve üzeri puan 2 yıl geçerli olacak.
Yeni sınav sistemi eskiyi aratacak mı?
Bir eğitim meselesidir yıllardır tartışılıyor. İktidar desen memnun değil, muhalefet desen onlar da memnun değil. Cumhurbaşkanı televizyonlara çıkıp eğitim konusunda ilerleme kaydedemediklerini açıkca söylüyor. Yani Türkiye’deki eğitim sisteminden kimse memnun değil. İsmi sürekli değişse de niteliği ve yarattığı sonuçlar pek değişmiyor. Her 4-5 yılda bir mutlaka bir değişiklik yapılıyor. Yapılan bu değişiklik sınav sistemini hep öncekinden çok daha iyi bir duruma getirecekmiş gibi anlatılıyor ekranlarda. İster istemez şu sorular geliyor aklımıza;
- Madem önceki sistem kötüydü neden yıllarca bu sistemi değiştirmediniz?
- Mevcut istatistikler gösteriyorki Matematik ve Fen Bilimleri alanlarında öğrencilerin sınavda çıkardıkları ortalama doğru cevap sayıları her yıl azalıyor. Bu düşüşün nedenlerini araştırdınız mı?
- Sistemi baştan aşağı değiştirirken matematik ve fen bilimleri alanlarındaki eğitimcilere danışıp onların fikirlerini ve önerilerini aldınız mı?
Tek bir eğitimciye ya da öğrenciye danışılmadan bir gecede sınav sistemini değiştirmek ne anlama geliyor?
Bir talimatla “ben yaptım oldu”ya getirilen sınav meselesi, uzun yıllardır gündemimizde olan bir mesele aslında. İptal edilen sınavlar, şifreli sorular, şaibeli kitapçıklar derken baştan sona tam bir kaos. Bütün hayatını bir kenara bırakarak olan gücüyle sınava çalışan binlerce öğrenci ve ortada güvenilmeyen bir kurum var. Bu kurum direk olarak talimatla çalışan bir kurum. Sözde bağımsız özde ise iktidari değerlere bağlı, iktidar ne derse hemen onu yerine getirmeye hazır bir kurum. Yıllarca sınav sistemini eleştiren ve değişmesi için mücadele eden binlerce öğrenciyi, öğretmeni, eğitimciyi dinlemeden, üstelik yeri geldiğinde onları cezalandıran bu sistem, ne hikmetse bir talimatla başka bir sisteme geçiş yapabiliyor.
Peki, bilgiyi ölçerken kullanılan bu sınav yöntemi ne kadar adaletli?
Sosyal adaletsizliğin bu kadar ayyuka çıktığı bir ülkede tek bir sınav sistemiyle adaletli bir dağılım yapmak ne mümkün. Bu adaletsizliği ortadan kaldıramadığımız müddetçe, eğitimde fırsat eşitliği yaratamadıkça, bilimsel ve nitelikli bir eğitim sistemini hayata geçiremedikçe bir kuşak öncesiyle bir kuşak sonrasıyla hep aynı durumdan şikâyetçi olacağız. Sistem sürekli isim değiştirse de mağdur olan yine biz öğrenciler olacak. Hepimiz aynı koşullarda sınava hazırlanmıyoruz. Gelir düzeyi yüksek olan öğrenciler ile düşük olan öğrenciler aynı sınava girerek geleceklerini belirleyecekler.
Yaklaşık 2 milyon öğrencinin katıldığı sınavdan sözde en başarılı olanları seçilip üniversiteye yerleştirmeye çalışıldığı bir sistemden adalet sağlanmaya çalışılıyor. Sınav sisteminin kendisi adaleti sağlayan bir sistem değil. Çünkü okullar arası eşitsizlik çok fazla, o yüzden adil değil. Bu sınavda kimin başarılı, kimin başarısız olduğunu söylemek ise sadece bir kaç rakama sığdırılmaya çalışılıyor.
Velhasıl bizler eskisiyle yenisiyle bu adaletsizlikle karşı karşıya kalmış ya da kalacak olan, kimimiz iyi kimimiz kötü koşullarda bu sınava hazırlanmış, kendi kaderimizi kendimiz belirlemeye çalışırken, bu adil olmayan sınav sistemiyle başka başka yerlere savrulmuş milyonlarız. Bizlerin gelecek hayallerini çalanları tanıyoruz. Sürekli değişen bu sistem bizlerin geleceğini belirleyecekse kendi geleceğimiz hakkında söz hakkı istiyor, öğrencisi ve öğretmeniyle herkesin konuşup tartışabildiği ve herkesin içine sinebilecek, adil bir modelin ortaya çıkmasını savunuyoruz.