Yıprama payı ile ilgili düzenlemenin yeterli olmadığını belirten Akçay, yıpranma payı taleplerinin devam ettiğini dile getirdi. Döner sermaye ücretlerinin ödenemediğini, sağlık hizmetlerinin kısılmasının gündemlerindeki sorunlar olduğunu ifade den Akçay, “Sağlıkta dönüşümle birlikte döner sermaye sisteminin bu noktaya geleceğini biz söylemiştik. Krizin belirtileri ortaya çıkmadan da döner sermaye konusunda bir dolu problem yaşıyorduk” dedi.
Yıpranma payı konusunun uzun yıllardır SES’in önemli taleplerinden bir tanesi olduğunu ifade eden Akçay, 3 Ağustos’ta yürürlüğe giren yıpranma payı tüm sağlık emekçilerini kapsamadığı, önceki çalışmalarını kapsamadığı ve fiili çalışma şartı arandığı için bu kampanyayı başlattıklarını ifade etti. İmza kampanyasına bir ilgi olduğunu ifade eden Akçay, “Çünkü emekçilerin uzun yıllardır beklediği bir düzenlemeydi. Emekli olmak için bile bunu bekleyenler var. Sağlık ve sosyal hizmet alanı tehlikeli iş kollarından birisi, yıpranmanın olduğu bir alan. Bugün güdük bir düzenleme yapıldı. Hükümete karşı bir güvensizlik olduğunu söylemek mümkün ama bu talep hâlâ geçerliliğini koruyor” dedi.
Topladıkları imzaları Meclise ve grubu bulunan partilere ileteceklerini dile getiren Akçay, “Bu taleplerimizi bağlantılı taleplerle birleştirerek devam edeceğiz. Özellikle sağlık ve sosyal hizmet alanında sabit ödemeler emekliliğe yansıtılmıyor. Emekli olunduğunda çok düşük bir ücret karşılığı oluyor” diye konuştu.
Bugün hem krizin etkileriyle hem de sağlıkta dönüşümün getirdiği performans sistemi ve döner sermaye ile birlikte bir emekçinin yarın ne kadar ücret alacağını bilmediğini ifade eden Akçay, şöyle devam etti: “İstanbul’daki bir hastanede bir uzman hekim temmuz ayında ortalama 5 bin TL döner sermaye ücreti alırken ağustos ayında bu ücret 3 bin 200 TL’ye düşmüştür. Yine aynı hastanede bir asistan hekim temmuz ayında ortalama 1200 TL döner sermaye ücreti alırken ağustos ayında 30 TL, bir hemşire temmuz ayında ortalama 703 TL döner sermaye ücreti alırken ağustos ayında 17 TL almıştır. Bugün için de böyle bir şey var. Sabit ödemenin emekliliğe yansıtılması talebimiz olacak. Ayrıca 3600 ek gösterge talebimiz devam ediyor.”
Kamudan yapılacağı duyurulan 60 milyon tasarrufun 10 milyonunun sosyal güvenlik alanından yapılacak olmasının emekli, yaşlı, engelli ücretlerinin ödenmesini, ilaç ve malzeme giderlerinin karşılanmasını olumsuz etkileyeceğini dile getiren Akçay, “Aynı zamanda da sosyal yardımlar da olabildiğince daralacaktır” dedi. Kanser hastaları ecza depolarının kapılarını aşındırmaya başladığını dile getiren Akçay, “Kamu hastaneleri malzeme alamayacak hale getirilmiştir. Karadeniz Teknik Üniversitesi Hastanesi tedavi seti bittiği için plazmaferez hastalarını kabul edemediğini duyurmuştur. Ordu İl Sağlık Müdürlüğü ‘kalp kapak ve kalp pili ameliyatı yapmayın’ dediği, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliğinin ‘malzeme alınamadığı, ihale yapılamadığı’ belirtilmekte ve hekimlerin ‘devleti zarara uğratmak’la suçlanmayı istemiyorlarsa elektif ameliyat yapmamaları talimatları verilmektedir” dedi.
Ancak elektif ameliyatının keyfi olmadığını belirten Akçay, “Oysa verilen talimatlardan anlıyoruz ki; iktidarın mantığına göre insan sağlığının çok da önemi yoktur. Kişinin hastalığı hayati tehlike arz etmiyorsa tedavi olmayı hak etmemektedir. Çünkü onun ameliyatı için harcanacak parayla kurtarılmayı bekleyen büyük şirketler vardır” dedi. Ameliyat olmadığı için elektif durumunun yarın acile dönebileceğini ifade eden Akçay, “Bu hastalar için ne gibi bir önlem almayı düşünüyorsunuz? Bu konuda hastaya ve bize verebileceğiniz güvence var mıdır?” diye sordu.
Kaynak: Evrensel
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…