TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubu’ndan Dr. Nursel Şahin, “Çocuklarda son yıllarda demir eksikliği, obezite, protein eksikliğinden kaynaklanan malnütrisyon dediğimiz beslenme bozuklukları daha çok görülür oldu. Sık enfeksiyona yakalanıyorlar, hastalıklarla boğuşuyorlar.” dedi.

“Okul yılları, çocukların önemli ‘fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal değişimler’yaşadığı dinamik bir büyüme ve gelişme dönemidir. Başka bir deyişle, sağlıklı ve sağlam bir zihnin temelleri okul çağında atılır.”

Çocuk açlığı, çocukların dengeli ve yeterli beslenememeleri eğitim döneminin başlamasıyla yeniden tartışma konusu oldu.

Ekonomik krizin giderek derinleşmesi, yoksulluğun artması ve ailelerin alım gücünün düşmesiyle birlikte geçtiğimiz yılın temel gündemi çocukların beslenmesi olmuştu.

Çocuklara okullarda ücretsiz bir öğün sağlıklı yemek verilmesi için kampanyalar düzenlendi, araştırmalar yapıldı, Meclis’e önergeler verildi. Ve Milli Eğitim Bakanlığı 2022-2023 eğitim  öğretim yılının ikinci döneminde okul öncesi çocuklara bir öğün ücretsiz yemek vereceğini duyurdu.

TIKLAYIN-MEB’den bianet’e ücretsiz yemek açıklaması: Sistemde değişikliğe gidildi

Ancak MEB, kamuoyunda olumlu karşılanan bu kararından yeni eğitim öğretim yılının başlamasıyla vazgeçtiğini açıkladı.

Peki, çocuklarda sağlıksız beslenme ne gibi sorunlara yol açıyor?

Türkiye’nin temel gündemi olan çocuk açlığı nasıl çözülür?

Bir çocuğun günlük beslenmesi nasıl olmalı?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Sağlığı Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Nursel Şahin bianet’e anlattı.

Dr. Şahin, Avrupa ve Türkiye özelinde son yıllarda yapılan araştırmaları hatırlattı ve “Türkiye’de çocukların boy ve kilosunda, bilişsel fonksiyonlarında, öğrenme yeteneklerinde gerileme görülüyor” dedi.

TIKLAYIN-Derin yoksulluk eğitimden koparıyor | 1 milyon 738 bin çocuk okulu terk etti

Türkiye
nüfusunun yüzde 26,5’ini (22 milyon 578 bin 378) 0-17 yaş grubu çocuk nüfus oluşturuyor.

Beslenme desteğine en fazla ihtiyaç duyan çocuk grubu ise; 0-14 yaş aralığı ve bu aralıktaki çocuk sayısı ise 18 milyon 740 bin civarında.

Verilere göre; toplumunun yüzde 22’si yani her beş kişiden biri 0-14 yaş grubu aralığında yer alıyor.

“Obezite ve demir eksikliği artıyor”

“Tokluk” ile “yeterli beslenme” arasında fark olduğunu belirten Dr. Şahin, beeslenmenin çeşitli biçimleri olduğunu söyledi:

“Yetersiz beslenme, kötü beslenme ve gizli açlık dediğimiz kalori alınan ancak yeterli gıda ve besin değerinin alınmadığı beslenme türleri var.

“Artan yoksulluk ve sağlıklı gıdaya erişmekte yaşanan zorluktan kaynaklı çocuklar, besin değerinden yoksun sadece tokluk hissettiği gıdaları tüketiyor. Aileler, karbonhidrata dayalı hem ucuz hem doyurucu gıdalar tercih etmek zorunda kalıyor. Ama çocuklar, gelişimleri için gerekli olan temel elementleri alamıyor.

“Kaloriyi tamamlasa bile gerekli elementler alınmadığı zaman vücutta bazı eksiklikler oluşuyor. Bu da ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor.

“Çocuklarda son yıllarda demir eksikliği, obezite, protein eksikliğinden kaynaklanan malnütrisyon dediğimiz beslenme bozuklukları daha çok görülür oldu. Sık enfeksiyona yakalanıyorlar, hastalıklarla daha çok boğuşuyorlar.

“Yine geçtiğimiz yayınladığımız bir çalışmada  0-4 yaş aralığında 350 bin çocuğun bodur, 90 bin civarında çocuğun ise ciddi bodurluk sorunu yaşadığını belirtmiştik. Buna ilişkin yeni bir çalışma yok ancak Türkiye’de karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaynaklı karnı şiş bodur çocuk sayısı gün geçtikçe artıyor.”

“Kamusal politikalar oluşturulmalı”

Dr. Şahin, kötü beslenmenin Türkiye için bir halk sağlığı sorunu haline gelmeye başladığını belirtti ve şöyle devam etti: “Çocukların beslenmesine, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine her türlü desteği sunmamız gerekiyor. Bunun kamusal bir politika olması lazım. Ama Türkiye’de siyasi tercihlere bırakılan bir alan gibi oldu.

“Çocukların beslenmesi veya gelişimi sadece ailelerin sorumluluğunda değil. O nedenle bunun kamusal bir politika olması lazım. Ana sınıfı çocuklarımıza seçimden önce bir öğün yemek vaat edip bu sene vazgeçilmesi tam bir felaket, böyle bir şey olamaz.

“Bir an önce Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler iş birliğinde kamusal bir politika oluşturulabilir, bunun için kaynak yaratılabilir. Çünkü bu bir halk sağlığı sorunu ve beslenme bizim en temel ihtiyaçlarımızın başında geliyor.

TÜİK ‘2022 Türkiye Çocuk Araştırmasına’ göre; Türkiye’de ekmek veya makarna gibi yiyecekleri her gün tüketen çocuk sayısı yüzde 62,4.

Meyveyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 50,5.

Sebzeyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 33.

Et, tavuk veya balığı her gün tüketen çocukların oranı yüzde 12,7.

Kuru baklagilleri her gün tüketen çocukların oranı yüzde 10,9.

Şeker veya çikolata gibi tatlıları her gün tüketen çocukların oranı yüzde 32,6.

“Protein değeri yüksek gıdalar tüketmeliler”

Dr. Şahin son olarak, bir çocuğun günlük beslenmesinin nasıl olması gerektiğine değindi ve şunları söyledi: ” Çocuklar günde üç ana, iki ara öğün şeklinde beslenmeli. Verilen öğünler beslenme piramitlerindeki temel öğeleri içerecek şekilde

olmalı. Protein değeri yüksek et, yumurta mutlaka öğünler arasında olmalı.

“Besin değeri yüksek gıdalar tüketilmeli. Gelecek nesillerimizden ülkenin geleceğinden söz ediyoruz. Çocuklarımız Avrupa’da yapılan bir çok araştırmada oldukça geri sıralarda çıkıyorlar. Bu tehlikeyi görmeliyiz ve bir an önce kamusal politikalar üretmeliyiz.”

Kaynak: Bianet – Ruken Tuncel

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…