Bu yılki Nobel Barış Ödülü’ne Kongolu doktor Denis Mukwege ile birlikte layık görülen Ezidi kadın hakları savunucusu Nadia Murad ilk açıklamasında “Büyük onur duydum” dedi. Murad, “Bu ödülü bütün Ezidiler, bütün Iraklılar, Kürtler, bütün azınlıklar ve dünya çapındaki cinsel şiddet mağdurlarının hepsiyle paylaşıyorum” ifadelerini kullandı.
Yazılı bir açıklama yapan Murad, “IŞİD’in 2014’te başlayan soykırımından bu yana tahayyül edilemez suçlara maruz bırakılan Ezidi halkının içinde bulunduğu duruma uluslararası dikkatleri çeken bu fırsat için minnettarım. Birçok Ezidi bu ödüle baktıklarında kaybettikleri, hâlâ haber alınamayan veya hâlâ rehin tutulan aile üyelerini düşünecektir” dedi.
“Bana gelince, ben DAEŞ tarafından öldürülen annemi düşünüyorum. Birlikte büyüdüğüm çocukları ve onları korumak için ne yapmamız gerektiğini düşünüyorum” diyen Murad şöyle devam etti: “Azınlıkların hedef alınmasına son verilmeli. Kadınlara karşı cinsel şiddet hiçbir zaman mazur görülmemeli.”
‘Soykırımın yıkıma uğrattığı toplumların yeniden inşa edilmesi’ çağrısı yapan Murad, “Soykırım kampanyalarının sadece başarısız olması için değil, aynı zamanda sorumlulularından hesap sorulması için kararlılıkla birlikte çalışmalıyız. Hayatta kalanlar adaleti hak ediyor. Evlerine güvenli bir dönüşü de” ifadelerini kullandı.
IŞİD tarafından 2014 yılında Irak’taki köyünden kaçırılıp cinsel saldırıya uğrayan Nadia Murad 12 ay süren esaretin sonunda Musul’da kurtarılmıştı.
Nadia Murad’a çok sayıda kutlama da geldi. Twitter hesabı üzerinden Nadia Murad’ı kutlayan Barcelona futbol takımı, Nadia Murad’ın takımları ile çekilmiş fotoğraflarını paylaştı.
Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani de Nobel Barış Ödülü’ni alan Ezidi Kürt aktivisti Nadia Murad’ı kutlayarak, “Bu ödül sadece bir kişiye verilmedi. Dirençli Ezidi Kürt halkı ve tüm Kürdistan halkına verildi” dedi.
Neçirvan Barzani mesajında, şu ifadelere yer verdi:
“Nadiya Murad Hanım, Nobel Barış Ödülü’ne lâyık görülmenizden dolayı size yürekten kutlarım. Çalışmalarını taktire şayan bulmakla beraber aldığınız bu ödül bizim ve tüm Kürdistan halkı için sevindiricidir. Bu ödülle sizin, ailenizin ve tüm Ezidi kardeşlerimizin çektiği acıları bir nebzede olsa unutturur. Çünkü bu ödül sadece Ezidilerin verdiği bedellerin yanı sıra dirençli Ezidi Kürt halkı ve tüm Kürdistan halkına verildi.”
HDP Genel Merkezi de yaptığı bir açıklama ile Nobel ödülü alan Kongolu Doktor Denis Mukwege ile Ezidi aktivist Nadia Murad’ı kutladı.
“2018 Nobel Barış Ödülü’nün, cinsel şiddetin bir savaş silahı olarak kullanılmaması için gösterdikleri çabalar nedeniyle Kongolu Doktor Denis Mukwege ve Êzidî aktivist Nadia Murad’a verilmesini mutlulukla karşıladık” denilen HDP açıklamasında, şu görüşlere yer verildi:
“Doktor Denis Mukwege, Kongo’da 1996’dan beri süren savaşta tecavüze uğrayan 10 binlerce kadını tedavi etmiş, dünyanın gözleri önünde süren Afrika’daki toplu tecavüzleri engellemek için yürütülen mücadelenin en önünde durmuştur. Êzidî aktivist Nadia Murad, Şengal’deki soykırımın en büyük mağduru olan kadınların sesini dünyaya duyurmuş, gerçeklere ışık tutmuştur. IŞİD barbarlığına direnen Êzidî kadınların sesi ve insanlığın ortak vicdanı olmuştur. Murad ve Mukwege gibi isimlerin varlığı, kadın özgürlük mücadelesinin son bulmayacağının göstergesidir. Kongo’dan Şengal’e, savaşın kavurduğu bütün coğrafyalarda; kadınlara yönelik tüm baskı ve şiddetin karşısında Murad ve Mukwege gibi durduğumuz ve mücadelemizi ortaklaştırdığımız sürece kadın özgürlüğünün ve eşitliğinin önünde kimse duramaz.”
***
Nobel Barış Ödülü Kongolu doktor ile Ezidi aktiviste 2018 Nobel Barış Ödülü, cinsel şiddettin savaşlarda bir silah olarak kullanılmasını engellemek amacıyla yürüttükleri çalışmalardan dolayı Kongolu jinekolog doktor Denis Mukwege ve Kürt insan hakları savunucusu, aktivist Nadia Murad’a verildi.
Nobel Ödülü’yle ilgili yapılan açıklamada, “Her ikisi de bu tarz savaş suçlarına dikkat çekilmesine ve bunlarla mücadele edilmesine odaklanan çabalara önemli katkılar yaptı” denildi.
1955 yılında doğan Mukwege, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin doğusunda bulunan Bukavu kentindeki Panzi Hastanesini kurdu. BBC Türkçe’deki habere göre, bu hastanede, toplu cinsel şiddete uğrayan kadınların tedavisi yapılıyor.
”Mucize Doktor” olarak bilinen Mukwege, kısa bir süre önce düzenlenen bir ödül töreninde yaptığı açıklamada, “Cinsel şiddete maruz kalanlar çok vehşice cinsel şiddete uğramış halde geliyor. Hastaneye ulaşabilecek kadar hayatta kalabinelerde olağanüstü fiziksel ve psikolojik yıkım olduğu görülüyor. Gelenlerin büyük bir bölümünün genital bölgelerinde kurşun ya da sivri cisimlerle yaralanmalar mevcut oluyor. Bu, bu bölgenin tarihinde görülmemiş düzeyde bir vahşilik” demişti.
25 yaşındaki Kürt insan hakları savunucusu Nadia Murad da, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kaçırılan ve esir kaldığı süre boyunca cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmış binlerce Ezidi kadından biri.
Nadia Murad, örgütün elinden kurtulduktan sonra Ezidi katliamının tanınması için mücadele vermeye başlamıştı. Şengal yakınlarındaki Koço köyündeki evinden alınmış, Musul’a götürülmüş ve burada şiddete maruz kalmıştı. Daha sonra kaçmayı başarmış ama Şengal saldırısı sırasında annesini ve 6 erkek kardeşini kaybetmişti.
Murad, 2016 yılında kendisi gibi IŞİD’in elinden kurtulan insan hakları savunucusu Lamiya Başar ile birlikte Avrupa Parlamentosu (AP) Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’nü kazanmış, aynı yıl BM İyi Niyet Elçisi seçilmişti.
Kaynak: Duvar ve Artı Gerçek
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…