Kapitalizmin yaşamın her yerinde egemen olduğu, tüm uzuvlarımızı denetlemeye çalıştığı bir çağda yaşıyoruz ve bu durum sadece insan bedeni için değil yeryüzünün bedeni için de geçerli. Jonathan Crary, “7/24 Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu” (2015) adlı kitabında, insan türünün sistem tarafından 7/24 sömürüsünü ifşa ediyor, kapitalizmin uyku zamanını nasıl çalışma ve tüketim odaklı dönüştürdüğünü açığa çıkarıyordu. Ona göre; “7/24 pazarlar ile kesintisiz çalışmaya ve tüketime yönelik bir küresel alt yapı yerleşik hale gelmişti ve şimdide bunlara iyi uyan bir insan özne yapım aşamasındaydı.”

Geldiğimiz süreçte “bunlara iyi uyan insan özne”nin yaratıldığını görebiliyoruz. Özellikle dijital kapitalizm aşamasında insan sadece çalışarak veya tüketerek değil, dijital ağların parçası olarak da 7/24 sisteminin içinde çünkü bunun anlamı her saniye şirketlere kazandırmak ve bu da Crary’nin bahsettiği özne inşasının gerçekleştiğini gösteriyor fikrimce.

Jonathan Crary, Tuncay Birkan çevirisiyle, Metis Yayınları basılan, “Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken ‘Dijital Çağdan Kapitalizm-Sonrası Dünyaya’” adlı kitabında da kapitalizmin yaşam üzerindeki tahakkümünü bir kez daha ifşa ediyor. Dijital çağ ve kapitalizm ilişkisini tarihsel bir hatta ele alırken kapitalizm sonrası dünyaya dair de düşündürüyor. Kapitalizmin, doğanın, insanın, hayvanın bedeninin adeta bir savaş yeri haline getirdiğine dikkat çekiyor ancak onu sabit bir değişmez olarak görmenin de önüne geçiyor fikrimce çünkü bu algının nasıl yerleştiğini hatırlatıyor.

Mümkün Gelecek

Crary’nin mümkün gelecek tanımı olarak görebileceğimiz cümleleri daha kitabın en başında karşımıza çıkıyor: “Gezegenimizde yaşanabilir, müşterek bir gelecek olacaksa, fişi çekilip 7/24 kapitalizmin dünya-yıkıcı sistem ve operasyonlarıyla bağlantısı koparılmış, çevrimdışı bir gelecek olacak.” Crary’nin metin boyunca sorunsallaştırdığı, “internet kompleksi” bu tanımla yakından ilişkili çünkü 7/24 sistemi sürdürmenin başat aktörlerinden biri bu ve çoğunlukla kapitalizmle bağı yokmuş yanılsamasıyla işliyor, yazarın işaret ettiği gibi “internet kompleksi”nin toplumsal ve çevresel yıkım getirdiğini seziyoruz ancak sineye çekiyoruz. Oysa şöyle bir gerçek var: “Halkın kullandığı dijital araç ve hizmetler her yerde ulusaşırı şirketlerin, istihbarat teşkilatlarının, suç kartellerinin ve sosyopat milyarder seçkinlerin iktidarına tabi.”

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…