Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17,75’ten yüzde 24’e yükseltilmesine karar verdi. Merkez Bankası faizi 625 baz puan artırdı. Dolar ilk etapta 40 kuruş düştü.
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın bugünkü toplantısında politika faizinde artış yapacağını tahmin ediyordu. Ekonomistler en yüksek 725 baz puanlık, en düşük ise 275 puanlık artış tahmininde bulunmuştu.
Merkez Bankası’nın bugün aldığı kararla AKP döneminin en yüksek politika faizi artışı gerçekleşmiş oldu.
Merkez Bankası’nın beklentilerin üzerindeki faiz artışının ardından ekonomistlerden değerlendirme geldi.
Merkez Bankası AKP döneminin en yüksek faiz artışını gerçekleştirdi. Merkez Politika faizini 625 baz puan artırdı. Daha önce ise Erdem Başçı döneminde 29 Ocak 2014 tarihinde politika faizi bir kez 550 baz puan artırılmıştı.
Merkez Bankası’nın bugünkü 625 baz puanlık faiz artış kararından önce Merkez Bankası 29 Ocak 2014 tarihinde olağanüstü toplanmış ve politika faizini 550 baz puan artırmıştı.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığındaki heyet faizlere bir çözüm üretmeye hazırlığındaydı. Merkez Bankası Başkanı bu kez 2006’daki olağanüstü toplantıya da başkanlık eden Erdem Başçı’ydı.
Başçı’nın başkanlığındaki Para Politikası Kurulu politika faizini 550 puan yükseltmişti. TCMB bir haftalık repo faiz oranını yüzde 4.5’ten yüzde 10’a yükseltirken, gecelik borç verme faiz oranını yüzde 7.75’ten yüzde 12’ye, gecelik borçlanma faiz oranını yüzde 3.5’ten yüzde 8’e, geç likidite penceresi borç verme faiz oranını yüzde 10.25’ten yüzde 15’e, APİ borçlanma faizini ise yüzde 6.75’ten yüzde 11.50’ye yükseltmişti.
Merkez Bankası’nın beklentilerin üzerinde gelen faiz artışı kararının ardından birçok ekonomistten değerlendirme geldi. İlk değerlendirmeyi Yalçın Karatepe yaptı, Karatepe kararın “Piyasanın da beklediğinin çok üstünde olduğunu” söyledi.
Dolar 6,55’i gördü. Faiz artış beklentisinin yüksek olduğu bir günde bu artış neden yaşanıyor acaba?
Ümit Akçay ise faiz artışında şok etkisinin amaçlandığını belirterek şunları kaydetti:
“6.25 faiz artırımı, çok sert bir resesyonu garantilemiştir. TCMB, bunu açıklamasında ‘iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır’ diyerek teyit ediyor. TCMB bu karar ile döviz krizinin etkilerini faiz şoku ile azaltmayı amaçlanmış. Sert ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesi umuluyor. Özellikle TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ’lerin toplu iflasları, muhtemelen çeşitli kurtarma planları ile törpülenmeye çalışılacak.”
“Buradaki risk şu: Bu şok faiz artışına rağmen -farklı nedenlerle- TL’nin hızla değerlenmemesi” diyen Akçay, “Eğer bu gerçekleşirse, o zaman en kötü senaryo işlemeye başlar” dedi.
Kısa süre önce Hürriyet’teki yazılarına son veren ekonomist Uğur Gürses de, “En iyimser yorum şu olur; kallavi bir faiz artışı için CB’nı ikna ettiler. O da seçmene “itiraz şerhini” düşüyor, faiz karşıtı söylemini tekrarlayarak. Mealen “Ben istemedim ama bunlar yaptılar” demek için…” diye değerlendirme yaptı. Gürses şunları paylaştı:
Bugüne kadar neden beklendiği, neden ekonomiye bu kadar hasara göz yumulduğu anlaşılır gibi değil.
Geç kaldıkça kuru istikrara kavuşturmak o kadar da kolay değil. Alacağınız önlemlerin daha “acı” olmasını sağlıyor geç kalmak.
Etraftan dolaşma, yan yollarla “kuru hizaya getirme” çabalarının her defasında işe yaramadığını görmek, test etmek mi gerekiyordu? Eğer böyle ise Ankara’da ekonomi politikasına yön verenlerin liyakat ve kapasitelerini de sorgulamak gerekiyor.
Bir yıllık vadede cari açığı için her yıl 40-50 milyar dolar, bir yılda vadesi gelecek döviz borçları için 100-120 milyar dolar, toplamda ortalama 150 milyar dolar bulmaya ihtiyacı olan bir ülkede ulusal para savunmasız kalıyorsa döviz kurunun yükseleceğini belirten Gürses, buna bir de siyasi krizler ile “dış mihrak” söylemi eklenince yurttaşın dövizlerini yastık altına çekmeye başlayacağını, bunun da dövizdeki tırmanışı tetikleyeceğini ifade etti.
Bu faiz artışı gerekli ama her şeye ilaç olamayacak ne yazık ki. Sadece “TL’deki kanamayı” yavaşlatacak.
Bir ekonomi politikası çerçevesi olmayan Ankara’nın sadece “kozmetik önlemlerle”, Merkez Bankası ile ekonomiyi götürmesi mümkün değil.
Tayyip Erdoğan’ın faiz artımı kararı açıklanmadan birkaç saat önce Merkez Bankası’nı eleştirmesinin seçmene dönük bir hareket olduğuna dikkat çeken Gürses, buna karşın Erdoğan’ın seçimlerden hemen önce sarf ettiği “Şu 24’ünü hayırlısıyla bir atlatalım. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözlerini anımsattı.
Gürses, Erdoğan’ın faiz artımını önceden bilerek “seçmen kaygılı” mesaj vermesinin ise bir başka güvensizlik doğurduğunun altını çizerek yazısını tamamladı:
Gelişmiş ülkelerde ülkeyi yönetenler merkez bankalarının faiz kararını önceden bilmez. Daha doğrusu bilmeye fırsatları olmaz. Karar açıklandığında öğrenirler.
Bizde belli ki önceden onay alınmış. Bu hışımla Cumhurbaşkanı “seçmen kaygılı” konuşmayı yapmış oldu.
Peki bu seçmen kaygılı mesajla ne sağlandı? Kuru yüzde 3 yukarı atıp, sonra oradan yüzde 6 aşağıya. Çalkantıya yol açacağınız biliyorsanız bu söylemden kaçınırsınız. Çünkü ekonomik birimler zarar eder, güven kaybı olur.
İktisatçı Mustafa Sönmez ise kararın doları 5.50’lere çekemeyeceğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“6.25 puan artış beklentilerin üstüdür ama çok da işe yaramayabilir. Doları 5.50’lere çekemez mesela Ama yolu açmıştır. Şimdi ikinci bir artışı zorlayabilir. TR yüksek ve yıkıcı faizin etkisi altına da girdi. Bu faiz ile sert kışa girildi. Uyum sağlamak zor. Çok iflas, çok işsizlik. 6.25 puan artışa rağmen doları 6.15-6.20 aralığında görüyorum Bu, hayra alamet değil. Demek ki çok caydırıcı olmadı Yüksek döviz yüksek faiz cenderesine girmiş bir ekonomi hayretmez Özet ; bu rejime güven yok Bunu hala anlayamayanlar var.”
Londra merkezli Bluebay Asset Management Stratejisti Timothy Ash kararı, ‘büyük bir hamle’ olarak olarak nitelendirdi. Atılan adıma ‘saygı duyduğunu’ kaydeden Ash, “Yoğun politik baskının karşısında zor bir karar ancak zemini ayarlamak, Türk Lirası, Türk varlıkları ve bankalara bir şans vermek için doğru” ifadesini kullandı. Ash, şöyle devam etti: “Türkiye’deki piyasalar bundan daha iyisini umamazdı. Tam anlamıyla doğru bir karar. Ve artış sadece baz oranda; yani LLW ve kredi faiziyle uğraşmayacak. Türkler, krizden çıkış yolunu kazmak için kendilerine bir şans verdi.”
Kaynak: Artı Gerçek ve Sendika.org
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…