ABD’nin dört bir yanında işçiler ve emekçiler Emek Bayramı’nı kutladı. Hafta boyunca süren etkinliklerin yanı sıra New York’taki yürüyüşte öğretmen ve inşaat işçilerinin kortejleri sene içindeki mücadeleleri yansıtır şekilde oldukça kalabalıktı.
Geçtiğimiz hafta ABD’nin dört bir yanında işçiler ve emekçiler “Emek Bayramı”nı kutladılar. Hafta boyunca ABD’li halkların, kendi kültürlerini yaşattıkları gösterilerin ve kutlamaların yanı sıra sendikalar da kendi yürüyüşlerini yaptı.
Sendikalar, Emek Bayramı 2018’i işçi mücadelesinin hız kazandığı bir dönemde düzenlediler: Öğretmenlerin eyalet çaplarındaki ardı ardına gelen grevleri, Şikago otel işçilerinin süren mücadelesi, Birleşik Metal İşçileri Sendikasının (USW) metal patronlarıyla yapılacak toplu sözleşmeye ilişkin grev yetkisi oylamasına gittiği, yine Şikagolu cam temizleme işçilerinin yüzde 27 ücret artışı kazanımıyla sonlandırdıkları grevleri, 260 bin UPS posta işçisinin grev oylamasında karar aldığı ve sendika yöneticilerine karşı mücadele ettiği, New Yorklu inşaat emekçilerinin sendikalaşmak için mücadelelerini yükselttiği, üniversiteli asistanların sendikalaşma mücadelesinde her yerde kazanımlar elde ettikleri bir dönemde, ABD’li emek güçleri, alışılandan farklı bir havada Emek Bayramı’nı kutladı.
Öte yandan bu dönem işçi karşıtı kararların da öne çıktığı bir dönem. Geçtiğimiz mayıs ayında “Epic Systems Şirketi-Lewis’e karşı” davasında ABD Yüksek Mahkemesi, patronların işçileri daha iyi ücretler ve çalışma şartları için toplu ve yasal eyleme geçme haklarını engelleyebileceği yönünde karar verdi.
Ardından haziran ayında sonuçlanan ve “AFSCME-Janus’a karşı” adıyla bilinen davada ise yine sendikalar aleyhine karar verildi. ABD’de sendikalar iş yerinde çoğunluğu sağlasa bile o iş yerindeki bütün işçilerin o sendikaya üye olması zorunlu değil. Ancak sendikanın yaptığı toplusözleşmeden yine aynı iş yerindeki sendikasız işçiler de yararlandıkları için sendikaya belirli bir katkı payı ödüyordu. Haziran ayındaki kararda ise, artık böyle bir zorunluluk kamu sektöründe örgütlü işyerlerinde ortadan kaldırılmış oldu.
İşte bu gelişmelerin yaşandığı bir süreçte, ABD’de sendikaların en örgütlü olduğu New York kentinde bu yıl Emek Bayramı “New York bir sendika kentidir” sloganıyla kutlandı. Hafta boyunca süren etkinliklerin yanı sıra geçtiğimiz cumartesi düzenlenen yürüyüşe katılanlarda, öğretmenlerin ve inşaat işçilerinin kortejleri sene içindeki mücadeleleri yansıtan bir havayla oldukça kalabalıktı.
UFT (Öğretmenlerin Birleşik Federasyonu) korteji yürüyüşün başını çekiyordu. Sohbet ettiğimiz UFT üyesi ve Eğitim Bakanlığında danışmanlık yapan Susan Carr (61) sendikaların bugün sokağa çıkması gerektiğini, çünkü sendikaların kendilerinin keyfi çalışma koşulları uygulamalarına karşı tek güvencesi olduğunu söylüyor. Eyalet çapında greve giden öğretmenlerle de dayanışma içerisinde olduklarını belirten Carr, onların sendikal güvencesinin New Yorklulardan daha düşük olduğunu ve onların yalnız olmadıklarını anlamalarını gerektiğini ekliyor ve sözlerini “Güçlü sendika, gururlu sendika” diyerek bitiriyor.
Ancak kalabalık kortejlerin yanı sıra geçtiğimiz seneler ile karşılaştırılınca daha az katılımcının olduğu, veya hemen hemen aynı olan, sönük sendika kortejleri de yer alıyordu. CNN’de AFL-CIO Başkanı Richard Trumka’nın Emek Bayramı’ndan önce yazdığı makalede bu sene ABD’li işçilerin sendikalara katılımının 250 bini aştığını ve ABD’de emek güçleri için yükselen mücadeleleri dolayısıyla yıllardan beri ilk kez bir dönüşümün olduğunu vurguluyordu. Trumka bu sene sendikaya katılanların 4’te 3’ünden fazlasının 35 yaş altında olduğunu ifade ediyordu.
ABD işçi sınıfında her kesimin farkında olduğu genel bir kıpırdama olmasına rağmen bu alanlara sınırlı yansıyor. Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi mücadele içerisinde olan iş kollarının üyeleri bayrama seslerini yükselttikleri bir platform olarak ilgi gösteriyorlar.
Kuzey Amerika’nın 3.büyük inşaat bölgesi olan Hudson Yards’da ise Local 79 İnşaat İşçileri Sendikasının mücadelesi giderek büyüyor. Patronların inşaat işçilerini güvencesiz ve esnek çalıştırmak adına sendikalaşma faaliyetlerini engellemeye çalıştıkları mücadelede, New Yorklu inşaat işçilerinin “#CountMeIn (Beni de Say)” diye adlandırdıkları ve hemen hemen 1 yılı bulacak olan kampanya, Emek Bayramı yürüyüşünde birçok sendika kortejine yansımıştı. Farklı iş kollarından gelen New Yorklu emekçiler inşaat işçilerinin mücadelesini desteklediklerini pankartlarıyla ifade ettiler.
Ancak Amerikan Emek Bayramı’nı ‘Amerikan’ yapan değerler de alanda eksik değildi. ABD bayrakları ve birçok kare şeklindeki sendika flamasının tepesindeki kartallar, alanda varlığını koruyordu. New York polis departmanının bandosu ve askeri polis cipleri de her sene olduğu gibi yürüyüşte yerlerini aldı. Bunun yanı sıra yaklaşan eyalet seçimlerinde 2011’den beri New York valiliğini yürüten Demokrat Partili Andrew Cuomo’nun tekrar seçilmesi için desteklerini belirten sendika pankartları da yürüyüşteydi.
Serbest çalışan yazarlar, grafik sanatçıları ve editörler sendikası olan NWU (Ulusal Yazarlar Sendikası) Local 1981 New York eş başkanı olan Timothy Sheard (70) Emek Bayramı 2018’in temasının emek cephesinin ve işçi sınıfının dayanışması olduğunu söyledi. “Sadece kendi iş yerlerimizde veya sendikalarımızda değil, herkesin birbiriyle dayanışması ve yardımlaşması gerekiyor.”
Özellikle işçi sınıfının Donald Trump ve onun etrafındakiler tarafından saldırı altında olduğu böylesi bir dönemde işçilere, sendikalara ve göçmenlere yönelik saldırılara karşı beraber mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti. Ülke çapında yükselen işçi emekçi mücadelesinin kendilerine ilham kaynağı olduğunu söyleyen Sheard, bunu uzun zamandır görmediklerini ekledi. Ayrıca eyalet çapında gerçekleşen grevlerin yasa dışı olmasına rağmen zaferle sonuçlanmasının önemine değindi. “Onlar polislere ve valilere karşı kazandı. Ve bizlere ilham kaynağı oldular.” ABD şu an işleyen sürecin diyalektik olduğunu ve yönetici sınıfların, cumhuriyetçilerin, zenginlerin ve şirketlerin emekçiler üzerine saldırıları arttıkça, ücretlerine, doğalarına saldırılar arttıkça emekçilerin daha fazla öfkeyle dolacağından bahseden Sheard, bu sürecin nihai olarak emek hareketi, iklim hareketi, göçmen hareketi ve toplumsal cinsiyet hareketi arasında ülkelerini geri alacak bir ittifak kuracağını belirtti.
USW’den (Birleşik Metal İşçileri) ABD Kuzeydoğu bölgesinden sorumlu 4. Bölge Direktörü John Shen (62) üyelerinin sendikanın metal patronları ile yaptığı sözleşmenin önümüzdeki hafta sonu sonlanacağını ve bu yüzden grev yetkilendirme oylamasına gittiklerini ifade etti. Metal şirketlerinin kendilerinin yarattığı değerle kâr yaptıklarını ve Trump’ın patronlara özel olarak uyguladığı vergi indiriminden dolayı gelirlerini arttırdıkları nedeniyle bu kârdan ve gelirlerden hakları olan payı almak istediklerini belirtti.
Ülkenin genel ekonomisi ve kendi geçimleri ile ilgili sorular yönelttiğimizde ise şirketlerin öncesine göre kârlarını arttırdığını ve bundan dolayı paylarını istediklerini söyledi. Shen, eskisine göre daha çok insanın işçi sendikalarının üyesi olmak istediklerini vurguladı.
ABD’nin ilk Emek Bayramı 5 Eylül 1882’de New Yorklu duvar ustalarının, matbaacılarının, demir yolu ve sigara işçilerinin sokaklara çıkmasıyla başladı. Ulusal bir bayram olmaktan öte, işçi sınıfının taleplerini dile getirdiği bir gün olarak doğdu.
İlk Emek Bayramı, ABD’de 1877 grevlerinden 1886 Haymarket ayaklanmasına uzanan sürecin bütün ağırlığını taşımaktadır. Ulusal bayram ilan edilmesi de dönemin mücadelesinin getirisidir. Kutlanan ilk Emek Bayramı’nda New Yorklu işçi ve emekçiler “Emek bütün değerleri yaratır”, “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat boş zaman” gibi pankartlarla işçi sınıfına özgü talepleri ve sloganları dile getirdiler.
Ancak 1886’ya doğru olan süreçte Şikago Pullman Demir Yolu işçileri grevinin ülke çapında yayılması ve ardından şiddetle bastırılması ABD’li yönetici sınıflarda 1877 korkusunu tekrar yaşatmıştır. Ardından 1886’da Haymarket Meydanı’nı “8 saatlik çalışma” talebiyle dolduran işçilerin eylemi tekrar şiddetle bastırıldı. 5 Eylül’de sokakları dolduran kalabalıklardan rahatsız olmalarına rağmen, 1 Mayıs’ın ortaya çıkmasına neden olan Haymarket olaylarının devrimci karakterini fark eden eyalet hükümetleri 1887’de Oregon’dan başlayarak 5 Eylül’ü Emek Bayramı olarak resmi tatil ilan etti. Dönemin Grover Cleveland başkanlığındaki Amerikan hükümeti, 1894’de ülke çapında tanıyan yasalar çıkartarak bayramı resmileştirdi. Böylece Amerikan işçi sınıfının uluslararası dostlarıyla hem buluşmasını engellemiş olacaklar, hem de 1 Mayıs’ın ortaya çıktığı ortamdan Amerikan işçi sınıfının etkilenmemesini sağlayacaklardı. Tabii dönemin Amerikan Emek Federasyonunun liderliğinin tavrı çok farklı değildi. AFL Lideri Samul Gompers Amerikan Emek Bayramı’nın 1 Mayıs yerine daha çok öne çıkartılması gerektiğini savundu.
Kaynak: Evrensel
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…