Politik ekolojinin geldiği nokta bize her ailede rastlanan çok tanıdık bir sahneyi anımsatıyor: çocuk, dünyayı anlamak için ebeveynlerine “Neden?” diye sorar. Her cevabın yeni bir neden sorusunu çağırarak devam ettiği ve bu biçimiyle dipsiz bir hale geldiği baş döndürücü ve büyük sabır isteyen diyalog, yetişkinin otoriter bir biçimde “Çünkü böyle!” argümanını patlatmasına kadar varır. Tartışma da böylece daha fazla soru sormadan sonlanır.

Gençlik, dünyanın durumuna boyun eğmekle oluşan tecrübeye şartlanmıyor çünkü yeni bir bakışa sahip artık. Taviz vermeyi kabullenmiyor ve kelimenin tam manasıyla radikal bir cevap arayışında; yani bizim toplumların işleyiş biçiminin kökenine meydan okumakta. Bu diyalektik ilişki politik tarihin motorlarından biri; yeni nesil kesintisiz bir biçimde, sürekli ve sağlıklı bir hareketin yani mümkün olanın sınırlarını aşmanın peşinde.

Eski kuşak ekolojistler, bugün antroposenin görülmedik hızda büyüyen yıkımlarında her şeyin nasıl da çöktüğünü gören bir gençliğin nedenleri karşısında cevapsız kalmış durumdalar. Ekoloji öncüleri ise aşılmış, huzursuz ve istikrarsız bir vaziyetteler.

Kaotik çokseslilik

Gençlik, bağları koparıyor. Yüksekokul ve üniversitelerde yıkımın gelecekteki kadroları olmayı reddediyor. Dünya ölçeğinde, lise ve kolejlerde iklim için boykot yapıyorlar. Onları duymak istemediğimizi bildikleri halde sokaklarda yere uzanarak eylem yapıyor, müzelerde, Paris’in çevre yollarında, stadyumlarda umutsuzluklarını haykırıyorlar. Kendilerini, büyük tüketim çarkını döndüren kafesteki fareler gibi daha fazla hissetmemek için işlerini terk ediyorlar.

Üretici uygarlığın standart belirtilerinden olan “büyük feragat” niteliğindeki kopuşların, aksine burada potansiyel “büyük adayışlar” olduğu çok açık.

Kendini adamış gençlik yanlış yollara sapma konusunda tecrübeli değil. Diğer radikal kuşakların acı bir şekilde deneyimlediği gibi, radikallik ve marjinallik, meşru sivil itaatsizlik ve kör şiddet arasında ince bir sınır var. İnsanlığı bütün olarak hazırlamak için gençliğin desteğe ve tecrübeye ihtiyacı var. Mücadeleyle geçmiş yılların biriktirdiği bilginin gücüyle kendi yolunu bulması gerekiyor.

Doğal olarak politik ekolojiye dönülmesi gerekiyor da bundan ne anlaşılıyor? Ucuz bir ütopya basitliğinin, ısınma araçlarını değiştirme pragmatizminin ve bir yığın konu üzerine kalıp düşüncenin birbirine karıştığı kaotik bir çokseslilik. Paradoksal bir harekette politik ekoloji söylemi ne kadar karmaşık, olgunlaşmamış, yanlış okunmuş hale gelirse, en üst sayıda kitlelere ulaşayım derken yıkım tehlikesini daha belirgin hale getirir. Bu durum mücadelede kullanılacak araçları sağlamadığı gibi daha kötüsü mücadeleyi de zayıflatır; üstelik sosyal hareketin durumu ile ekolojistlerin 2022’deki seçim fiyaskosu arasında olumsuz bir geribildirim döngüsü yaşanırken. Eko-endişe aynı zamanda politiktir!

Daha iyi günleri beklerken

Evet gençlik yalnız durumda, bağırıyor, haykırıyor, kışkırtıyor. Aynı gençlik, Avrupa’daki seçimlerde sevindirici bir oran çıkarma beklentisiyle enerjilerini yönlendirmede zorlanacak olan mevcut oluşumların politik uyuşukluğunu da sarsıyor.

Gençliğin isyanı, ekolojistler için bir fırsat olmaktan çok dokunduğu yeri daha acıtan bir şeye dönüşüyor. “Kendi aralarında” ekolojistin boş örgütlülüğü ve programatiğini ifşa ediyor. Biçimsel değişiklikler, yeni yüzler, yeni bir logo hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Politik ekolojinin bu krizinin esas nedeni, ekonomik büyüme dogmasıyla kopuşunun olmayışıdır.

Kongredeki seçim vaatlerine rağmen, Fransız politik ekolojistler küçülmeyi asla üstlenmediler. Ekolojist bir formasyona ait esas kimliğin kendisi, ekolojist bir omurga ile birlikte sol bir programı iddia etmektir. Öyle ki sol, sosyal ve ekonomik projesinin merkezine aldığı büyüme düşüncesinin kendisi üzerine kurulmuştu. Bu durum, sol ve ekolojistler arasında seçime yönelik anlaşmalar çerçevesinde ne ciddi bir manada tartışıldı ne de sorgulandı. Ekolojistler ifadelerini sınırlayıp nihayetinde kendi kendilerini sansürlüyorlar. Ülke yaşamı sert bir darbe aldığında ya da önemli bir seçimle karşı karşıya kalındığında, büyüme saplantısı ekolojik meselelerin üzerinde tutuluyor.

Alman dostlarımız, kömürlü santrallerin geçici olarak yeniden açılmasını kabul ederek bir hükümet deneyimi yaşadılar. Bizde ise, satın alma gücünü artırma ve tüketime ivme kazandırma talimatları Ekolojik ve Sosyal Popüler Yeni Birlik (NUPES) bünyesinde dayatılıyor. Sıcaklık dalgalarında olduğu gibi, dikkatler nedenleri işaret etmek yerine enflasyon sonuçlarını iyileştirmeye kaydırılıyor. Her defasında, acil duruma verilen tavizler olarak bu geri çekilmeler, daha iyi günler gelecek denilerek sunuluyor. Küresel ısınmanın ve hayatın çöküşündeki hızlanmayla günlerimiz sonu gelmeyen geceler gibi karatılmış durumda.

Toplumu aşılamak

Feragatin son aşaması, başkanlık seçimlerinin ilk turunda işe yarayacak oy vermeye yapılan, ekolojist mücadelelerin şöhretli isimlerinden gelen inanılmaz çağrı oldu. Onların akıl yürütmesine göre doğal adayları işe yaramazdı. Mesele bir ihanet soruşturmasını yargılamak değil, ekolojist bir evrende hükmeden bir bulanıklığı net bir biçimde ortaya koymaktır. Küçülmenin kimse tarafından üstlenilmediği yerde ve gayrisafi yurtiçi hasılayı yıllık %2 oranında artırmayı hedefleyen NUPES adayının seçeneklerine rağmen, değiştirilebilir görünen programlar ekolojist hedeflere zıt yöndeydi.

Bir kopuşun gücü kanaatlerinde sağlam olduğunda seçim başarısızlıklarını atlatabilir fakat büyüme mitinden kopan kararlıları da kendine çeker. Toplumu etkileyip aşılar, seçim tartışmalarında eğitir. Dünyanın yangın ve bunaltıcı sıcaklarla dengesinin bozulduğu ve gündelik yaşamın fosil yakıtlara bağımlılığa ödenecek bedelle resmedildiği zamanlarda yeni bir ekolojik sınıf bilincini inşa eder. Bunu isteyecek kültürel çoğunluk olmadan değişim şansı da olmayacaktır.

İnsanlık bir geçiş aşamasında ve ekoloji yok oluyor. Kötü hasat misali, seçim yenilgileri sert darbeler indiriyor. Tohumları kaybetmek gerçek bir felaket; aynı şekilde gençlik ve politik ekoloji arasında büyümekte olan mesafe de.

Güncel olarak her türden totalitarizm ve savaş karabulutu bu denli mevcutken, acil yapılması gereken uyumlu bir dünyayı hayal etmektir. Gençliğin taşıdığı inanılmaz potansiyeli anlamak, sorumlu kişilerin düşündüğünden çok daha derin ve hızlı bir şekilde mevcut politik durumu değiştirebilir. Küçülmeyi ekolojinin bir standardı, bir sembolü olarak kabul etmenin vakti geldi!

 


Çeviri: Ulaş Güldiken

Fizik ve Felsefe eğitimi aldı. Kürtçe ve Türkçe dillerinde olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlandı. Serbest editörlük yapmakta.


*Fransa, Ekoloji Nesli (Génération Ecologie) milletvekili
Kaynak: Le Monde – KARINCA
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…