Bugün 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Türkiye’de ise her geçen gün basın özgürlüğü üzerindeki baskılar artıyor.
Dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye 3 Mayıs’a karanlık bir tablo ile gidiyor. Gazetecilerin hapsedildiği, haberin sansürlendiği Türkiye’de tüm baskılara rağmen “gazeteciler bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmayı” sürdürüyor, gazetecilik teslim olmuyor.
Fotoğraf, Gazeteci Barış Yarkadaş’tan temin edilmiştir
3 Mayıs 2019’a Türkiye karanlık bir tablo ile giriyor. Durumun özeti kısaca şöyle:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla açıklama yaptı. “Ülke barışının sağlanabilmesi adına cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gereğine inanıyoruz” çağrısı yapılan açıklamada, tüm baskılara rağmen gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirmekten vazgeçmeyeceği vurgulandı. “Haberin özgür olmadığı, gazeteciliğin evrensel basın ölçütlerine göre yapılamadığı zorlu bir dönemden geçiyoruz” denilen açıklamada, “Basın sektöründe on binlerce gazeteci işsiz ve mesleğini yapamamanın ıstırabını yaşıyor. Yayın yasakları, sansür ve otosansürün hızla sürdüğü bir ortamda halkın haber alma, bilgilenme hakkını sağlamaya çalışan bir avuç gazeteciye selam olsun. Şu unutulmamalı ki gazeteciler dönemlerin tanığıdır, tarihe not düşerler. Bu nedenle ısrarla diyoruz ki gazetecilik suç değildir. Gazetecilik halkın haber alma, bilgilenme hakkına hizmet eden saygın bir meslektir. Bütün güç koşullara rağmen ayaktadır, ayakta kalmaya da devam edecektir, bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacaklardır” denildi.
Bu tabloyu gazetemize değerlendiren Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazetecilere dönük artan baskılara dikkat çekti. “Avrupa Birliği için girişilen kurumsallaşmanın yıkılıp yeni yönetim modeline göre yeniden inşası, medya ve yargıda basın/ifade özgürlüğünü hedef alan antidemokratik uygulamaları cesaretlendirdi” diyen Önderoğlu şunları söyledi: “Yola gelmez’ gazetecilerin sistemli şekilde keyfi olarak tutuklanması, iddianameleri için bir yıldan fazla süre beklemeleri, Türkiye’nin dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sıradan bir adım bile üste çıkamamasına neden oldu. Cumhuriyet gazetesi önceki çalışan ve yöneticilerinin yeniden hapse gönderilmesi düpedüz bir utançtır. Tahribat bununla da sınırlı değil: Birçok muhabir, araştırmacı gazeteci veya köşe yazarı, RSF’nin son bir yılda izlediği davalardan mahkum oldu; bazılarının gelecek aylarda hapisle yüz yüze kalma tehlikesi var.”
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yazılı açıklama yapan CHP 26. Dönem Milletvekili, Gazeteci Barış Yarkadaş, gazetecilerin sürekli gözaltı, soruşturma ve kovuşturmaya uğradığını, tutukluluk süreçlerinin ise fiili cezalandırmaya dönüştüğünü belirtti. “Medyada özgürlüğün kırıntısı bile yok” diyen Yarkadaş, “Gazeteciler her gün adliye koridorlarını arşınlıyor. Gazeteciler her gün yazdıklarından ve konuştuklarından ötürü sorguya çekiliyor. Düşünmek, sormak, sorgulamak ve yazmak, iktidar ve yargısı tarafından suç olarak görülüyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Evrensel
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…