Özgür Denizli

Diş hekimliği fakülte sayısı18’den 54’e yükseldi. Fakat eğitimde büyük sorunlar var…

YYÜ BÜNYESİNDE 2009 YILINDA KURULAN VE 2011 YILINDA YAŞANAN 2 BÜYÜK DEPREMİN HEMEN ARDINDAN ÖNCE KONTEYNER, DAHA SONRA DA KAPALI SPOR SALONUNDA HİZMET VEREN DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ, BÖLGEYE ÜMİT OLDU. (İHA/VAN-İHA)

Türk Diş Hekimleri Birliği: 18’den 54 fakülteye çıktık, eğitim plansız yürüyor

Türk Diş Hekimleri Birliği diş hekimliği eğitimindeki sorunlara dikkat çekti. Düzenledikleri basın bildirisinde “diş hekimliği eğitiminin plansız olarak sayısal anlamda büyümesinin toplumun ağız diş sağlığının iyileştirilmesi için bir anlam taşımadığı ve hiçbir bilimsel kriterle izah edilemeyeceği ortadadır” açıklaması dikkat çekti.

Türk Diş Hekimleri Birliği fakültelerdeki öğrenci artışı, öğrenci kontenjanlarının ulaştığı anormal durum ve bununla beraber diş hekimliği fakültelerindeki akademik kadroların sayısal yetersizliği ve diş hekimliği lisans ve uzmanlık eğitimi alanlarına yansımaları sebeplerini irdeleyen bir basın açıklaması yaptı.

Türk Diş Hekimleri Birliği’nin açıklaması şu şekilde:

“Diş hekimliği Fakültelerindeki sayısal artış, öğrenci kontenjanlarının ulaştığı anormal durum, bununla beraber diş hekimliği fakültelerindeki akademik kadroların sayısal yetersizliğinin diş hekimliği lisans ve uzmanlık eğitimi alanlarına yansımaları ve bu öngörüsüz eğitim politikası nedeniyle ortaya çıkan olumsuz gelecek senaryoları konusunda hazırladığımız raporumuzu ekte  paylaşmak istiyoruz.

Halen 84 diş hekimliği fakültesinden 50’sinde eğitim verilirken iş gücüne katılımda yaşanan istihdam darlığına rağmen 84 fakülte sayısı ile gelinecek nokta ve nüfustaki artış oranının stabilitesi hatta negatif düşüşü arasındaki bağın artık akılla izah edilir bir yönü kalmamıştır.

Diş hekimliği eğitiminin bu negatif durumda yaşayacağı psikoloji, yeni yatırımlar (bina-iç donanım) belki de bir profesör dahi görmeden mezun olacak öğrenciler ile bunların yaratacağı bir kâbusu yaşayacak ülkemizde siyasi popülizmin zirve yapmasıyla gelinecek sonuca, artık aklın ve sözün bittiğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.

Diş hekimliği eğitimi gibi hem klinik eğitimin hem teorik eğitimin ağır olduğu bir sürecin yürütülmesi için yeterli öğretim elemanı desteğinin de bu yeni üretilen çok sayıdaki fakülte için yeterli olmadığı YÖK istatistik verilerinde de açığa çıkmaktadır.

Cumhuriyet tarihinden önce 1908’de İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ile başlayan ve 2002 yılına kadar 18 sayısına ulaşan diş hekimliği fakültelerinin sayısı son 15 yıl içinde 84’e ulaşmıştır.

2002 yılına kadar kurulan 18 diş hekimliği Fakültesi üzerinden öğretim üyeleri dağılımı açısından yapılan çalışmada çıkan sonuçlar 2002 yılından sonra üretilen diş hekimliği fakültelerinin eğitim programlarını uygulama konusunda öğretim üyesi açıklarının hangi boyutta olduğunu ortaya koymaktadır.

Yüksek Öğretim Kurumu web sayfasında öğretim üyelerinin akademik görevlerine göre sayıları incelendiğinde, diş hekimliği fakültelerinde toplam 622 Profesör, 303 doçent, 863 Doktor öğretim üyesi, 1608 araştırma görevlisi olduğu bilgisine ulaşılmıştır. 

İlk 18 diş hekimliği fakültesinde Türkiye’deki toplam 622 profesör öğretim üyesinin 497’si görevlidir. Aynı şekilde bu fakültelerde Türkiye’deki toplam 303 doçentin 214′ ü çalışmaktadır. Doktor öğretim üyeleri açısından baktığımızda ilk 18 fakültede toplam 863 doktor öğretim üyesinin 237’si görev yapmaktadır. Buradaki tablo 2002 yılı sonrası üretilen 66 fakültenin eğitim süreçlerinin büyük bir ağırlığını neredeyse sadece doktor öğretim üyelerine dayanarak yürüttüklerini göstermektedir.

Bir diğer veri olarak araştırma görevlilerinin sayısına baktığımızda ki; “bunlar biliyoruz ki uzmanlık öğrencileri” dir. Toplam 1608 uzmanlık öğrencisinin 850’si ilk 18 dişhekimliği fakültesinde hem sağlık hizmeti vermekte hem de uzmanlık eğitimi almaktadırlar. Geriye kalan yaklaşık 760 uzmanlık öğrencisi ise lisans eğitimini verme konusunda bile öğretim üyeleri açısından sıkıntı çeken yeni kurulan 66 fakültede dağılmış durumdadırlar.

Ortaya koymaya çalıştığımız  istatistiki verilerle, dişhekimliği eğitiminin plansız olarak sayısal anlamda büyümesinin toplumun ağız diş sağlığının iyileştirilmesi için bir anlam taşımadığı  ve hiçbir bilimsel kriterle izah edilemeyeceği  ortadadır. “

Kaynak: Medimagazin
Exit mobile version