Özgür Denizli

Bedelli Askerlik Kıdem Tazminatına Hak Kazandırmaz mı?

Kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin İş Kanunu’nda belirtilen nedenlerle sona ermesi veya erdirilmesi halinde işçiye çalıştığı süre üzerinden ödenecek bir tazminattır. Kıdem tazminatını hak ettiren nedenlerden biri de, muvazzaf askerlik nedeniyle işçinin istifa etmesi halinde, bir yıl ve daha fazla hizmeti olan işçiye kıdem tazminatının ödenecek olmasıdır. (m.14-3)

Ancak, daha önce olduğu gibi 7146 sayılı Kanunla birlikte gündeme gelen “bedelli askerlik” uygulaması, işçinin iş sözleşmesini, tazminat almak üzere feshedip feshedemeyeceği tartışmasını yeniden başlattı.

Mevzuat ne diyor?

4857 sayılı İş Kanunu ile devam ettirilen mülga 1475 sayılı İş Kanununun “Kıdem tazminatı” başlıklı 14. maddesinde, kıdem tazminatı almayı hak ettiren nedenlerden birinin, “3- Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,  (…) iş sözleşmesinin son bulması…” olduğu görülüyor.

Buna göre, iş sözleşmesi muvazzaf askerlik nedeniyle sona erdirilirse, işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerekiyor. Buradaki “muvazzaf askerlik hizmeti” ifadesi önemli. Çünkü, İş Kanunu’nda muvazzaf askerlik ödevi dışında kalan diğer askerlik ödevleri nedeniyle iş sözleşmesinin askıya alındığı ve sona erdiği durumlar da bulunuyor.

Örneğin, 4857 sayılı İş Kanununun, Askerlik ve kanundan doğan çalışma”başlıklı 31. maddesinde, “Muvazzaf askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir sebeple silah altına alınan veyahut herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin iş sözleşmesi işinden ayrıldığı günden başlayarak iki ay sonra işverence feshedilmiş sayılır” deniliyor.

Görüldüğü üzere,muvazzaf askerlik dışındaki askerlik ve kanundan doğan yükümlülükler nedeniyle çalışılamadığında, hizmet süresine göre en fazla doksan güne kadar bekleniyor ve süre sonunda işveren tarafından sözleşme feshedilebiliyor. Bu düzenlemede, sözleşmenin korunması esas alınıyor. Fesih yapabilme hakkı işverene tanınıyor. Halbuki, kıdem tazminatını düzenleyen maddede yer alan ifadeye göre, muvazzaf askerlik nedeniyle iş sözleşmesini işçi de sona erdirebiliyor. Bu durumda vurgulamak gerekirse, muvazzaf askerlik nedeni, işçiye iş sözleşmesini kıdem tazminatını alarak feshetme hakkını veriyor.

Bedelli askerlik uygulamayı değiştirir mi?

Bu yıl 7146 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeye göre, ödenecek bedel yanında 21 gün askeri temel eğitim yapılarak muvazzaf askerlik ödevi yerine getirilmiş olacak. Aynı yasayla Askerlik Kanunu’na eklenen geçici madde uyarınca da, bedelli askerlikten yararlananlar, 21 günlük temel askerlik eğitimi süresince çalıştıkları işyeri, kurum ve kuruluşları tarafından aylıksız veya ücretsiz izinli sayılacaklar (1111 sk. geçici madde 55).

Önceki yıllarda da bedelli askerlikle ilgili düzenlemelerin yapıldığını biliyoruz. Ancak bunlarda, muvazzaf askerlik temel eğitimine yer verilmediği için işyerinden ayrılması gerekmediğinden, işçinin eğitim sırasında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılacaklarına dair yükümlülük de getirilmemiş. Bu nedenle, 7146 sayılı Kanunla Askerlik Kanunu’na eklenen geçici madde ile yapılan düzenlemede yer alan, 21 günlük askerlik temel eğitimi sırasında işçinin ücretsiz izinli sayılacağına dair hüküm, işçinin kıdem tazminatı alarak istifa edip edemeyeceği tartışmasını başlattı.

Yasada yer alan, “bedelli askerlik nedeniyle işçinin, kamuda aylıksız, özel kesimde ücretsiz izinli sayılır” düzenlemesine, sanki iş sözleşmesinin feshi önlenmek isteniyormuş gibi bir anlam yüklenmek isteniyor.

Halbuki kıdem tazminatı ile ilgili yasal düzenlemede,

  1. Muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle işçinin, kıdem tazminatına hak kazanarak iş sözleşmesini feshedebileceği,
  2. Bu nedenle fesihte işçiye kıdem tazminatının ödeneceği,
  3. Fesih iradesi ve kıdem tazminatı için bir yıllık hizmet süresi koşulu dışında örneğin, muvazzaf askerlik süresinin kısa olup olmaması, bedelli olup olmaması, ücretsiz izinli olup olmaması gibi koşulların bulunmadığı, anlaşılıyor.

Ayrıca, 7146 sayılı Kanunda, İş Kanunu’ndaki kıdem tazminatı maddesinde değişiklik yapan bir düzenleme de bulunmuyor.

Diğer taraftan, 7146 sayılı yasayla Askerlik Kanunu’nda yapılan ve bedelli askerlikle ilgili olarak, 21 günlük askeri temel eğitim döneminde işçinin işyerinden ücretsiz izinli sayılacağına dair değişikliğin benzeri, 1983 yılında 2338 sayılı yasayla 1072 sayılı Yedeksubay ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu’nda yapılmış. Buna göre, kamu kesimindeki yedeksubay adayları için getirilen dört aylık kısa dönem askerlik düzenlemesinde, yedeksubay adayının “temel askerlik eğitimi süresince maaşsız veya ücretsiz veya yevmiyesiz izinli sayılırlar” ifadesine yer verilmiş. Ücretsiz izinli sayılırlar ifadesi, o zaman da tartışmaya yol açmış ancak yüksek mahkeme, kıdem tazminatının ödenmesine karar vermişti (1).

Buradan çıkarılacak sonuç, muvazzaf askerlik hizmetinin bedelli olması, hizmet süresinin kısa olması, bu sürede işçinin ücretsiz izinli sayılacak olması gibi nedenlerle, İş Kanunu’ndaki muvazzaf askerlik ve kıdem tazminatı hükmünün uygulanması önlenemeyecektir. Bu tür düzenlemeler, bedelli askerliğin, “muvazzaf askerlik” niteliğini değiştirmiyor.

Bu nedenle, sözleşmenin devamlılığının korunması için sözleşmenin işveren tarafından sona erdirilmesinin istenmediği bir an için düşünülse bile, işçinin iş sözleşmesini feshedemeyeceği ileri sürülemez. Kaldı ki, yasaya göre işçi, ücretsiz izinli sayılsa bile, askerlik temel eğitimi için 21 gün işyerinden ayrılmak zorunda.

Yine, dipnot(2) de belirtilen yargı kararından ve karşı oy yazısından, dava konusu bedelli askerlikle ilgili bir başka yasal düzenlemede, bu sefer olduğu gibi, askerlik temel eğitimi yapılması istenmediği için işçinin, eğitim amacıyla işyerinden ayrılması gerekmese de, muvazzaf askerlik nedeniyle istifa ederek kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşılıyor (2).

Bu durumda, 7146 sayılı Bedelli Askerlik Kanunu ile 21 gün sürecek askerlik temel eğitimi için ücretsiz izinli sayılmasından dolayı işçinin istifa etme hakkının bulunmadığı, dolayısıyla istifa edemeyeceği söylenemez. Muvazzaf askerlik ödevi için 21 gün sürecek temel eğitim süresinde ücretsiz izinli de sayılsa işçi, “muvazzaf askerlik” ödevi nedeniyle, İş Kanunun yürürlükteki 14. maddesinin 3. bendine dayanarak istifa ederse, kıdem tazminatına hak kazanacaktır.

Bianet – Doğan Keskin

 

——————–
(1) Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 09.06.1983 tarihli kararında, “….2338 sayılı Yasanın geçici6/5.maddesinde temel askerlik eğitimi süresince maaşsız ve ücretsiz izinli sayılacağı kuralı getirilmişse de bu kuralın çalışanın işini güvence altında tutmak amacına yönelik bulunduğu kuşkusuzdur (not: 2338 sayılı Kanunla, 1076 sayılı Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununa eklenen geçici madde 6/5 de,  ‘… genel ve katma bütçeli idarelerle belediye ve özel idarelerde ve kamu iktisadi teşebbüsleri, teşekkülleri ve müesseselerinde maaşlı veya sözleşmeli veya yevmiyeli veya ücretli olarak görevli bulunanlar ile bu görevlerde aday olarak bulunanlar temel askerlik eğitimi süresince maaşsız veya ücretsiz veya yevmiyesiz izinli sayılırlar’ denilerek kısa dönem askerlik düzenlenmektedir ).  Öbür yandan İş Yasasının değişik 14. maddesinde muvazzaf askerlik hizmeti sebebiyle ayrılanlara kıdem tazminatı verileceği öngörülmüştür. Davacı bu koşulun gerçekleşmesine bağlı istekte bulunduğuna göre, isteğin esasının incelenerek hak ettiği kıdem tazminatın hükmedilmesi yasaya aykırılık teşkil etmez..”
(2) Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 05.11.2015 tarih ve 2014/15064, K.2015/31360 sayılı kararında,
“Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 05/11/2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı oy
Davacı işçinin 31.05.2012 tarihinde davalı işyerine verdiği dilekçe ile muvazzaf askerlik vazifesi nedeniyle istifa ettiği ve 4857 sayılı yasanın 120nci maddesi ile halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14/1-3 maddesine dayanarak kıdem tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının istifadan 4 gün sonra 04.06.2012 tarihinde bedelli askerlik başvurusunda bulunduğu ve askerliğini bedelli yaptığı, bir gün dahi silah altına alınmadığı da sabittir.
1475 sayılı Yasanın 14/1-3 maddesiyle tanınan hakkın fiilen askerlik yapmak için mecburen işyerinden ayrılmak zorunda olanlara yönelik olması karşısında askerlik yükümlülüğünü yerine getirmek yerine bedelini ödeyerek bu yükümlülükten kurtulan işçi 1475 sayılı Yasanın 14/1-3 maddesinde tanınan haktan yararlanamaz.
Bu itibarla kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır şeklindeki kanaatim nedeniyle aksi yöndeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Kaynak:02.09.2018 tarihli Hürriyet İK eki s.3
Exit mobile version