Aşık Veysel, memleketi Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde , doğumunun 124. yılında anıldı.

Ozanın yaşamını yitirdiği ve daha sonra müzeye dönüştürülen evde bir araya gelen Veysel’in hayranları, komşuları ve akrabaları, türküler okudu, anılarını anlattı.

Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan Köyü’nde dünyaya geldi. Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından ders alan Veysel şiirlerinde, yurt sevgisi, kardeşlik, birlik, dünyanın geçiciliği, ölüm ve sevgi temalarını işledi. Veysel, bir dönem Türkiye’yi dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı.

 

20. yüzyıl aşık halk edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Aşık Veysel’in deyişleri, 1970’li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok ve Esin Afşar gibi bazı müzisyenler tarafından da düzenlendi.

Veysel’in şiirleri, “Deyişler”, “Sazımdan Sesler”, “Dostlar Beni Hatırlasın” isimli kitaplarında toplandı.

Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan sanatçının iki kız kardeşi, çiçek hastalığına yakalanarak hayatını kaybetti. Aşık Veysel de 7 yaşında aynı hastalıktan dolayı gözlerini kaybetti. Babasının kendisine oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başlayan sanatçı, daha sonra Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikiyle kendi türkülerini yazıp söyledi.

Kaynak: T24

Aşık Veysel ile Fikret Kızılok’un hikayesi…

Bir modern zaman filozofu, sazını derdine ortak eden büyük ozan; Veysel Şatıroğlu… Sesiyle, sazıyla, sözüyle içimizde dokunan büyük ozanın gerçekten hayatına dokundukları oldu. Onlardan biri de Fikret Kızılok’tu…

Fikret Kızılok, henüz genç. Bir plak çıkarmak istiyor. Plağa iki şarkı seçmiş, büyük usta Aşık Veysel’den; Söyle Sazım ve Yumma Gözün Kör Gibi… Gazeteci arkadaşı Arda Uskan’la Aşık Veysel’in Sivas- Sivrialan’daki köyüne gittiler. Arda Uskan röportaj yapacak, Kızılok da şarkıları için izin isteyecek. İki gün kalıyorlar o evde.

Aşık Veysel, bir gece gözlerinin nasıl kör olduğunu anlatıyor onlara; ””Tek gözüm zaten görmüyordu. ‘Kırlangıç Uşağı’ diye seyyar doktorlar vardı. Onlar göz açarlardı, göz doktoruydular. Babam rahmetli, gösterdi, baktılar. ‘Sağ gözü ışık görüyor, üzerindeki perdeyi alırsak açılır. Akdağmadeni’ne getir, orada tedavi edelim’ dediler. Onlar gittiler, bizde bir sevinç fakat fakirlik var. Babam para bulacak da götürecek, açtıracak! O arada öküzün önünden saman irisini, tozunu, toprağını temizlemek için ahıra girdik. Öküz bağlıydı. Hayvan kafasını böylesine sallayınca boynuzunu tam gözümün üstüne vurdu. Sağ gözüm de aktı gitti. O ışık da kayboldu.”

Aşık Veysel susuyor, Kızılok eline gitarını alıyor, çalıyor… Sonra bir cesaret büyük ozandan şarkılarını istiyor, cebinde 250 kuruş telif parası… Aşık Veysel gülümsüyor; O parayı al şirketine götür, gazoz parası yapsınlar. Ama sen güzel söylüyorsun oğlum. İstediğin şarkımı kullanabilirsin” diyor.

Bu sözlü anlaşmadan birkaç ay sonra Fikret Kızılok’un ilk plağı çıkıyor. Plak satış rekorları kırıyor ve Kızılok Altın Plak kazanıyor. Kazandığı Altın Plak’ı götürüp ustasına, Aşık Veysel’e hediye ediyor.

Aşık Veysel 21 Mart 1973’de hayatını kaybettiğinde, Kızılok, ”Ustam öldü, toprak oldu. Ustamın parmaklarına değen bu sazın da toprak olması gerekir. Artık ona can veren parmaklar yok” diyerek Veysel’in mezarı başında sazını kırıyor.

Ve bir süre müziğe veda ediyor.
(Kaynak: Arda Uskan- Yeni Aktüel Dergisi)

Kaynak: CNN-Türk

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…