Ankara İSİG Meclis, 28 Nisan’ın “İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi talebiyle Olgunlar Caddesi’nde bulunan Madenci Anıtı’nın önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Hiçbir işçinin çalışırken ölmeyeceği bir çalışma rejimi için mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 28 Nisan’ın “İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü” olması talebiyle basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi Eş Başkanı Hüsnü Yıldırım da katıldı. Açıklamayı Ankara İSİG Meclisi üyesi Meliha Kaplan okudu.
Kaplan, “Ölüyoruz; uzun saatler ve aşırı çalıştığımız için, iş güvenliği tedbirlerinden yoksun çalıştığımız için, meslek hastalığına yakalandığımız için, angarya yüzünden, geçim sıkıntısı yüzünden, yeterli beslenemediğimiz, sağlıksız yerlerde barındığımız için ölüyoruz” dedi.
Kaplan, kâr artışı ve emek sömürüsünün derinleşmesi ile her yıl 2 milyon 800 bin işçinin, her 15 saniyede bir işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini belirtti. Kaplan, İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2018 yılında 1923 işçinin, 2019’un ilk üç ayında ise 392 işçinin çalışırken ya da çalışma koşulları yüzünden yaşamını yitirdiğinin altı çizildi. Türkiye’de meslek hastalığı sonucu ölenlere ilişkin verilerin gizlendiğine dikkat çeken Kaplan, “Savaşlarda yitirdiğimizden daha çok insan, iş cinayetlerinde her gün ölüyor” dedi.
Kaplan, ekonomi büyürken güvencesizlik, yoksulluk ve iş cinayetlerinin de büyüdüğünü vurguladı ve “Bu tablonun sonucu olarak 2019’un başından bu yana Ankara’da 24 işçi yaşamını yitirdi. Ocak ayında 5 mülteci işçinin Siteler’de bir mobilya fabrikasında yanarak can vermesi, yine İskitler’de adları bile belirsiz 7 göçmen işçinin kölece koşullarda çalışıp barındıkları metruk binada yanarak can vermesi gösteriyor ki, emek ucuzlaştıkça ve güvencesizleştikçe iş cinayetleri de giderek daha can alıcı bir gündemimiz olacaktır” dedi.
Soma Katliamı’nın sorumlularından Can Gürkan’ın serbest bırakıldığını anımsatan Kaplan, “Bu cezasızlık, yeni iş cinayetlerinin de önünü açmak ve normalleştirmek değilse nedir” diye sordu ve sözlerine şöyle devam etti:
Sermayenin talep ve politikalarının harfi harfine uygulandığı, işçilerin değil işin sağlığı, işletmenin verimliliğinin ön planda tutulduğu bir emek rejiminde bu ölümlerin yaşanması bir tesadüf değildir. İş kazası ve iş cinayetlerini durdurmak için gerekli denetlemelerin yapılmadığı, yasal adımların atılmadığı, işverenlere ,“ödül” niteliğinde cezalar verildiği bir emek rejiminde iş cinayetleri bir tesadüf değildir.
Bizler; Kozlu’da, Davutpaşa’da, Ostim’de, Soma’da, Siteler’de ve saymakla bitmeyecek kadar çok işyerinde hayatını kaybeden onbinlerce işçi için, meslek hastalığına yakalanan ya da kaza geçiren işçiler için 28 Nisan’ın Türkiye’de de “İş Cinayetlerini Anma ve Yas günü” olarak kabul edilmesini talep ediyoruz.
Sağlıklı ve güvenli çalışmak, ayrıcalık değil haktır. Hakkımız olanı istiyoruz, bu yüzden de:
İş cinayetlerinin sorumlusu patronların, bürokratların ve siyasilerin yargılanması için,
Taşeronlaştırma, özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarına karşı,
İş cinayetlerini önlemenin ilk koşulu olan sendikalaşma önündeki baskının kaldırılması için,
Meslek hastalıklarını açığa çıkarmak için,
İşyerlerinin emek örgütlerinin ağırlığı olacak şekilde bağımsız denetimi için,
İnsanca yaşanabilecek bir ücret için, işten atmalara son verilmesi ve işsizliğin önlenmesi için,
İşçilerin sağlıklı ve güvenli ulaşım, barınma ve beslenme hakları için,
Çocuk işçiliğin yasaklanması için,
Ve iş cinayetlerini azaltmak için değil, hiçbir işçinin çalışırken ölmeyeceği bir çalışma rejimi için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bir kez daha iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm işçileri saygıyla anarken; “Ölenleri hatırlayalım, yaşamak için mücadele edelim” diyerek tüm emekçileri ve emek örgütlerini işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.
Sendika.Org/ Ankara
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…