Ağaçkakan, A Naşkvit albümüyle yakaladığı çıkışı ‘İhtiyar’ ismini verdiği teklisiyle sürdürüyor. Öfkeli ve hesap soran tarzı, sert altyapıları onu rap müzikte ayrı bir yere koyuyor
https://www.youtube.com/watch?v=3QNfjnGkVdI
Ağaçkakan ismiyle bilinen Burkay Yalnız, yıl içerisinde yayımladığı ve epeyce ses getiren ‘A Naşkvit’ albümü sonrasında ‘İhtiyar’ isimli teklisini müzikseverlerle buluşturdu. Türkçe Rap için gerek vokal tekniğiyle gerekse de altyapısıyla tamamen yeni bir sayfa açan Ağaçkakan, İhtiyar şarkısında da ‘dağınık’ ve ‘öfkeli’. Ağaçkakan’la bir araya geldik ve Epic İstanbul etiketiyle yayımlanan ‘İhtiyar’ı Birgün’deb Burhan Abakay konuştu.
»İhtiyar’ı yayımladın. Bir tekli fikri var mıydı baştan beri?
Yoktu. Hatta uzun süre bir şey yapmam, isimleri farklı olan ve bir süredir sessiz kalan diğer projelerle vakit öldürürüm diyordum. Ben ufak tefek demolar yapmaya başladığım sırada Epic Records ile iletişime geçtik. Aramızdaki uyumun nasıl olacağını görmek için de önce teklilerle başlamaya karar verdik.
»Epic’le anlaşabildin mi?
Anlaşabildik. Kendi üretim alışkanlıklarımın dışına çıkmam gerekmedi. İstediğim müzisyenlerle istediğim şekilde çalıştım. Yani şirketin benden herhangi bir talebi olmadı hem tarz hususunda hem şarkının içeriği hususunda. Ben normalde nasıl yapıyorsam aynı şekilde bir şarkı yaptım onun için memnunum.
»Röportajında ‘Rap’in popülerleşmesi sevindirici bir şey ama bir yandan da endüstriyelleşmesi ve herkese hitap edebilmesi beni biraz ürkütüyor’ diyorsun. Bu da bahsettiğin şeyle mi alakalı?
Evet, öyle. Madalyonun ters yüzünde kendimi konumlayacağıma eminim. Ama rap müziğin kendi endüstrisini, giderek güçlenen pazarını oluşturması, haliyle zaten yönlendirilebilir olan tüketici alışkanlığını kontrol edebilen kurumlara müzisyenlerden daha fazla güç veriyor gibi geliyor bana. Ürkütücü kılan tarafı kendi payıma bu aslında. Yoksa icracıların hak ettiğini kazanması benim de en büyük temennim. Çıkışında güdümlendiği amaçlar bambaşkayken şu an apayrı bir şekilde tezahür ediyor olabilir kültür. Bunu anlayabiliyorum çünkü zaman değişiyor. Yine de bu dayanağı ve rasyonelliği olmayan şiddet yanlılığının, cahilliği andıran ayrımcılığın ve seksizmin hayatta kapladığı alana bakmayıp, sadece bu kültürdeki kırıntılarını arayıp ‘Hip hop kültürü artık tamamen buna dönüşüyor’ diyemeyiz.
»Hip-hop başında da böyle değil miydi sanki? Seksist ve kavga dövüşü seven?
Tabii, en az şimdiki zaman olduğu kadar öyleydi. Ama her dönemi kendi koşulları dahilinde değerlendirmek de gerekiyor. Müzik ortaya çıktığı mekândan, bu örnekte sokaktan ham maddesini, materyalini alır ve bunu şarkıya dönüştürür.
Ben ve bir sürü başka arkadaşımda da yok. İnsanla müzik aracılığıyla kavga yok, belki bi insanın temsil ettiğiyle ama kendisiyle değil. Ben bir insandan göreceli bir kavram konusunda iyi olduğumu ya da en iyisi olduğumu söyleyemem. Bana saçmalıyorum gibi gelir, çıkamam o işin içinden.
»Senin rapinde neler var?
Laf kalabalığı ve kafa karışıklığı arası bir şey galiba. Belli bir bağlamda kalmak konusunda günden güne beceriksizleştim. Buna kendimi zorladıkça ortaya çıkan şeyleri sevmemeye başladım. Çağrışım ile yazmanın daha bulmaca ya da oyunvari bir keyif getirdiğini keşfedince de baraj kapaklarını açtım ve aklıma ne gelirse düşünüp yazmaya başladım. Metnin birden fazla anlamı, bakış açısına göre kendine has bir deşifresi oldu böylelikle.
»’A Naşkvit’ albümü de öyle bir bütünlük içinde. Tüm şarkıları tek metin halinde yazdın, değil mi?
Evet, sandığımdan daha zorlayıcı oldu üstelik. Birkaç senedir aklımda dolanan bir fikirdi. Bunu nihayetine erdirebilecek kadar birikimim ve sabrım olduğunu düşündüğümde de çalışmaya başladım.
»’İhtiyar’ teklisinde de o çok hırçın, öfkeli, nefret saçan, hayata dair çok büyük mutsuzlukları olan bir karakteri dinliyoruz.
Katılıyorum. Şarkıda A naşkvit’e benzer şekilde felaket tellallığı yapıyorum. Bunu da çoğu zaman kendiliğinden yapıyorum, bir çaba sarf etmeme gerek dahi kalmıyor. Zaten çoğu zaman başına oturana dek, hatta yazarken bile ortaya ne çıkacağını tahminleyebildiğimi söyleyemem.
»Rap artık dinleyici kitlesi anlamında bir kabuk değişimine uğradı diyebilir miyiz?
Kabuk değişimden ziyade dinleyici kitlesinin genişlediğini, artık toplumun daha fazla kesimi tarafından kabul gördüğünü söyleyebiliriz. Bir düzine yıl öncesine kıyasla işlerin bu raddeye gelmesini izlemek gerçekten keyif verici, ucundan kıyısından da olsa buna katkı sağlamak da öyle. Böyle söylüyorum çünkü kendimi salt bu kültür ile kodlamadım hiçbir zaman. Kitle sadece gençlerden ibaret olmaktan çıktı, kulak aşinalığı olan azımsanamayacak kadar insan var zira.
***
»Ezhel ve Khontkar tutuklandı ve serbest bırakıldı. Ne düşünüyosun?
Dışarıda oldukları için mutluyum. Fakat bu mevzu biraz endişe verici. Sanırım yasa koyucuların ya da dayaratıcıların ‘Bizim radarımızdan kaçamazsınız, ayağınızı denk alın’ demesinin bir yöntemi. Bu gözdağı umarım katmerlenerek devam etmez ve müzisyenlerin kendilerine otosansür uygulamak zorunda hissedeceği bir evreye geçmeyiz. Velhasıl geçmemeliyiz, bir köşeye geçip sinmek zamanı değil.
Kaynak: Birgün
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…