Adalet Bakanlığı’nın cinsel saldırı suçlarına ilişkin genelgesine Kadın Savunması ne diyor?

Kadın Savunması’ndan Fulya Dağlı, Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı cinsel saldırı suçlarına ilişkin genelgeyi Sendika.Org’a değerlendirdi. Dağlı, genelgenin Meclis’e gelen fakat sonrasında unutulan Çocuk İstismarı Yasa Tasarısı’nın fiili olarak uygulanmasına ilişkin meşru zemin arayışı anlamına gelebileceğine dikkat çekti.

Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı, cinsel saldırı suçlarına ilişkin bir genelge yayımladı. Genelgede cinsel saldırı suçunun işlenmesinin hemen ardından savcılık soruşturmasının başlatılması ve ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bilgilendirilmesi, cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun ifadesinin uzmanlar eşliğinde alınması ve soruşturma gizliliğine riayet edilmesi gibi direktifler bulunuyordu.

“Buna minnet etmemiz yersiz”

Bakanlığın yayımlamış olduğu bu genelgeyi Sendika.Org’a değerlendiren Kadın Savunması’ndan Fulya Dağlı, genelgenin zaten İstanbul Sözleşmesi’nden savcılık ve kolluğun cinsel şiddet, cinsel saldırı suçlarında işletilmesi gereken sürece ilişkin olduğuna dikkat çekti. Dağlı, “Bunların hiçbir bir iç hukuk metni şeklinde yayımlanmadığı için, genelge gibi değişken kanun metinlerinde kaldığı için havada süzülen şeylerdi” dedi. “Genelge zaten olması gerekeni söylüyor” diyen Dağlı, “Biraz geriden geliniyor. Buna minnet etmemiz yersiz” dedi.

“Savcının keyfine bırakılmış”

Genelgede savcılıkların hemen harekete geçmesi ve soruşturmanın başlatılmasının, ikincil tramvayı engellemek için alınan önlemlerin olumlu olduğuna dikkat çeken Dağlı, “Ancak bu olumlu başlıklar savcıların keyfine bırakılmış. Savcılığı kim denetleyecek? Bunu yapıp yapmadığının hesabı nasıl sorulacak? Genelge burada ne kadar bağlayıcı bir noktada duruyor, gibi tartışmaları var bu işin” ifadelerini kullandı.

Gizlilik ilkesi: Olayların üstünün örtülmesine dönük bir çaba

Genelgede soruşturmanın gizlilik ilkesiyle yürütülmesine yapılan özel vurguya ve cezai müeyyidesinin belirtilmiş olmasına dikkat çeken Dağlı şunları söyledi:

Son yıllarda cinsel saldırı ve cinsel istismar davalarında kadınların yarattığı kamuoyu ile yargı kararlarının olumlu yönde etkilenebildiğini görüyoruz. Gizlilik ilkesi şiddete maruz bırakılanın kimliğinin gizlenmesi, yaşanan şiddetin magazinleştirilmemesi, teşhir edilmemesi ve soruşturmanın sağlıklı yürümesini sağlamak için olmalı. Toplumda yaşanan cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarının üstünü örtmek için değil.

Bu noktada özellikle medyada, TV ve gazetelerde cinsiyetçi ve kadın düşmanı, mağdur suçlayıcı ve teşhir edici bir organizasyonun terk edilmesine yönelik önlemlere ve çalışmalara ihtiyacımız var. Örneğin bu vakalarda fail değil mağdurun kim olduğu, nasıl olduğu, yüzü teşhir ediliyor. Buna ilişkin önlemlerin alınması daha gerçekçidir. Bahsi geçen haliyle bu ilkeyi olayların üstünün örtülmesine dönük bir çaba olarak görüyoruz. Gizlilik ilkesi daha yerinde işletilebilecekken mevcut haliyle kamudan kaçırma, toplumdan gizli bir şekilde yürütme ve üstünü kapatıp örtme çabası olarak nitelendiriyoruz.

Bir ön hazırlık ya da fiili uygulama için “meşru” zemin arayışı olabilir

Genelgenin, 24 Haziran seçimlerinden hemen önce AKP tarafından gündeme getirilen “Çocuk İstismarı Yasa Tasarısı”nın devamı niteliğinde olup olmadığını sorduğumuz Dağlı, AKP’nin konuyu doğrudan gündem etmekten kaçınmış olabileceğini fakat bunu fiili olarak uygulamak için meşru zemin arayışında olabileceğine dikkat çekti:

Şöyle düşünebiliriz: Kadınların nafaka hakkına yönelik bir çalıştay düzenlenmişti. Fakat hem seçim öncesi bir dönemde hem de kadın örgütlerinin çalıştayda belirttiği itirazlar ve iktidara yakın çevrelerin de düzenlemeye mesafeli olması nedeniyle bu mesele şu an beklemede. Çocuk İstismarı Yasa Tasarısı’nın görüşüldüğü zaman da yine seçimler vardı ve bir şekilde süreci devam ettirmediler. Önlerinde bir yerel seçim daha var, doğrudan gündem etmiyor ya da etmeyi tercih etmiyor olabilirler. Ancak bunu fiili olarak gerçekleştiriyor olabilirler. Yasa tasarısında basın-yayın yasağı vardı mesela. Bu genelge bunun bir ön hazırlığı ya da şuandan fiili olarak uygulamaya geçmesinin “meşru” zemini şeklinde düşünülebilir.

 

Kaynak :Sendika.org

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…